İlber Ortaylı’dan eğitimde ‘Yükseliş’ formülleri!

Türk tarihçi, akademisyen ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Yükseliş Koleji ev sahipliğinde düzenlenen “Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Eğitimde Modernleşme” konulu konferansta Türkiye’nin eğitim sisteminin çıkmazda olduğunu söyledi.

İSTE Mustafa Yazıcı Konservatuarı’nda düzenlenen ve salonu hınca hınç doluran dinleyicilerin ilgiyle dinlediği konferansta Ortaylı’yı dinleyenler arasında Hatay Valisi Rahmi Doğan, Ak Parti Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel, İskenderun Kaymakamı İskender Yönden, İskenderun Belediye Başkanı Fatih Tosyalı, Yükseliş Koleji kurucusu Nuri Üysen de yeraldı.

Osmanlı’dan günümüze tarihimizi göz önüne alarak eğitim sistemi, harf devriminin önemi ve sistemdeki hatalara değinirken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapması gerekenlere de değinen Ortaylı, Türkçe’nin yanlış kullanımına da tepki gösterdi.

Bazı spikerlerin ekran başında bile Türkçe’yi konuşamadığını örneklerle anlatan İlber Ortaylı, “Türklerin kendi dillerinin telaffuz şekli yapısal bir meseledir bu yüzden yabancı dilleri de çok kolay konuşabiliriz. Ancak günümüzde spikerlerin bile telaffuz teknikleri bozulmuş. İletişimde çalışan insanlar önce mesleğin tekniklerine bakmalı, telaffuz kurallarını öğrenmeli ve Türkçe’yi doğru konuşmalı. Kimse kötü Türkçe’yi izah edemez” dedi.

Konuşmasında eğitimin önemine değinen ve Milli Eğitim Bakanlığı’na düşen yükümlülüklerden bahseden İlber Ortaylı, “Türkiye eğitimi bir çıkmazda. Sanayisi yükselen, ihracatı artan bir memlekette yeterli sayıda nitelikli elemanı yok. Bunların derhal yetişmesi gerekiyor. Bereketli bir ülkenin zirai teknisyenlere ihtiyaçları var. Ortada yoklar. Çalışan adamlara da ihtiyaç var, onlar da ortada yoklar. Milli Eğitim ne yapmalı? Bir zamanlar Bulgaristan’ın yaptığı, bizim de yapmayı amaçladığımız terk ettiğimiz sistemle adam hazırlamak. Bu çok önemli. Bunu yapmazsak bereketli bir ülkede açlıktan ölürüz. Milli Eğitim meselesi Türkiye’de özel sektör ve kamu kavgası ile halledilecek bir mesele değildir ama devletin müthiş bir ağırlığının olması gereken bir sitemdir. Eğitim, geç orta çağda olduğu gibi herkesin, her kurumun kendine has bir eğitim sistemi ortaya koyması gereken bir kurum değildir. Öyle çok liberal hayalleriniz varsa bundan biran önce vazgeçmenizi öneririm. Devlet kontrolü ve düzenleyici rolü ile eğitim sisteminin planlanması kaçınılmazdır. Umumi bir planlamaya göre programlarının yapılması gerekir. Türkiye’de sosyal bilimler, sosyal düşünce, hukukçu, eğitimci, coğrafyacı, ilahiyatçı yetiştirmek istiyorsanız, matematik, fizik, astronomi, tıp gibi dalların bilinmesini istiyorsanız bunların her birinin programını yapmalısınız. Sanayi atılımı içine giren bir ülkenin teknisyen yetiştirmesi, ziraattan, hayvancıktan bir takım dallarla ihtisas yapılması lazım” dedi.

Bir cevap yazın