Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu(KÜDENFOR), denizcilik alanında akademik/bilimsel yaklaşımlar geliştirmek ve Türkiye’nin denizcileşmesine yeni fikirler üreterek katkı sunmak amacıyla düzenlediği çalıştayların on üçüncüsünü gerçekleştirdi.
Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEHUKAM) işbirliğiyle Ankara, Çukurhan Divan Oteli Konferans Salonu’nda düzenlenen “Deniz Alanlarının Sınırlandırılmasında Adaların Etkisi ve Doğu Akdeniz’’ konulu altı bildirinin deniz hukuku alanına katkı sağlayan tüm paydaşlar tarafından tartışıldığı çalıştayda, 21’inci yüzyılda tam bağımlı olacağımız Doğu Akdeniz’deki Türk deniz yetki alanlarının sınırlandırmasında adaların etkisine yönelik görüşler masaya yatırıldı.
Ana gündem; deniz dibi enerji mücadelesi
DEHUKAM Müdürü Prof. Dr. Hakan Karan’ın moderatörlüğünü yaptığı çalıştayın açılış konuşmasını yapan KÜDENFOR Direktörü Amiral Cem Gürdeniz, Doğu Akdeniz’de yaşanan jeopolitik ve enerji temelli sorun sahalarının yönetilmesinde devletimizin siyasi, askeri, ekonomik ve teknolojik alanda uyguladığı stratejilerin yanında en büyük kuvvet çarpanının kamu deniz hukuku olması gerektiğinin altını çizdi.
Günümüzde sokaktaki insanı, deniz jeopolitiği konusunda ilgilendiren en önemli güncel konunun Doğu Akdeniz’deki deniz dibi enerji mücadelesi olduğunu aktaran Amiral Gürdeniz, “Bu konu, deniz hukuku bilgi ve tecrübe birikimi ile aşılabilecek. Bu çerçevede deniz hukukçusu yetiştirilmesi en az güçlü bir donanmaya sahip olmak kadar önemli” dedi.
Deniz alanlarının sınırlandırılmasında adaların etkisi
Çalıştayın ilk panelinde “Deniz Alanlarının Sınırlandırılmasında Adaların Etkisinin Değerlendirilmesi’’ konusu tartışılırken; ikinci ve üçüncü panellerde ‘’Uluslararası Yargı Organlarının Deniz Alanlarının Sınırlandırılmasında Adaların Etkisine İlişkin Yaklaşım ve kararları’’ konuları uluslararası Adalet Divanı (ICJ), BM Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi (ITLOS) ve Hakem Mahkemelerin deniz alan sınırlandırılması uzlaşmazlıklarında verdiği karar ve gerekçeleri paralelinde tartışıldı. Son panel olan ‘’Doğu Akdeniz Özelinde Deniz Alanlarının Sınırlandırılmasında Adaların Muhtemel Etkisinin Değerlendirilmesi’’ sunum ve tartışmalarında, Doğu Akdeniz’de AB kurum ve kuruluşları tarafından son 14 yılda yayınlanan Doğu Akdeniz müstakbel Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) haritalarında Meis ve Kıbrıs adaları nedeni ile Türkiye’yi Antalya ve İskenderun Körfezine sıkıştıran hukuki argümanların geçersizliği bir kez daha ortaya çıkarıldı.