Ben, başkanım!

Ne yapalım?
Olabilir!

Seçime girdin.
Kazandın.
Tezahüratlar arttı.
Şak-şak-şak!

Ve…
Koltuğa oturdun.

Sonrasında hep aynı manzaralarla karşılaşmamız hiç kaçınılmaz oldu.

Kutlama ziyaretleri.
Çiçekler.
Peşpeşe hediyeler.
Övgüler.
Yalakalık fasılları!

Vay beeee!
Koltuğun kerametlerine bak!!!

Bu kadar ilgi ve sevgi gösterilerinden sonra biraz kabarmana bir lafım yok.

Aynanın karşısına geçtin.
Şöyle bir gerildin.
‘Ben neymişim be abi’ teraneleri!

Peki ya sonra?
Hava-civa!
Afra-tafra!
Kibir halleri!
Koltuğun getirdikleri böyle işte!!!

Veeeeeee…
Aynada kendini seyrederken fısıldanırsın:
‘Ben, Başkanım!’

Başkansan, başkansın!
Ne yapalım?

Başkan mısın?
Başka mısın?
Koltuğunu kaybedince anlayacaksın!

Çevrene bir baksana.
Koltuğu kaptıranlar dut yemiş bülbül gibi!
Sen de yaşayacaksın.
Hiç ama hiç şüphen olmasın!!!

Bir cevap yazın