Sevgi dili

Türkiye bir seçimi daha geride bırakırken, ardında unutulmayacak haksızlıklar da bırakacaktır. Öyle bir seçim kampanyası dönemi ki, devletin imkânlarını sonuna kadar kullanan, medyanın yüzde doksan beşe yakınıyla kampanya yürüten iktidar, diğer taraftan kendi imkânları çerçevesinde ve iktidarın haksız söylem ve demeçleri karşısında direnen bir muhalefet. Demokrasinin ilke ve kurallarının geçerliliğini yitirdiği bir seçim kampanya dönemi, güçlü olan haklıdır geçersiz argümanının ortaya çıkardığı simbiyotik birlikteliğe rağmen, muhalefetin sağduyulu yaklaşımı sonucu bir olgunluk yaşanmıştır.

İster muhalefet, ister iktidar açısından bakın seçimin kazananı şüphesiz kendileridir. Onlar sandıklardan çıkan sonuçlara göre, değerlendirmeler yaparken, seçim analistlerine göre ise kazanan ve kayıp edenlerin, sosyo-psikolojik durumlarının gerek seçim öncesi ve gerekse seçim sonrası siyasi ve ahlaki değerlendirmelerle bir anlam bulması kaçınılmaz olacaktır. Bu seçimlerde dini argüman ve söylemleri fütursuzca kullananlar, Ruz-i mahşerde berat berat garantisi verenler, yüce dinimizin ahlak temelli anlayışına sığınanların vicdanlarında kayıp etmiştir. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin kontrolsüz siyaset retoriği, kampanyaya dâhil muhalefet üzerinde güç gösterisine dönüşmüş, suçlamalar, tehdit dili, sağduyulu, cesaretli, birleştirici sevgi dili karşısında kayıp etmiştir. Kendilerine oy veren kürt kökenlilere kürt kardeşim, karşıya oy verenlere ise terör örgütü ortaklığı, söylemi ve tutarsızlığı, demokrasi, insanı kucaklayıcı ve kardeşlik desenli akıllarda kayıp etmiştir. Muhalefet adaylarını insafsız, hukuksuz, ölçüsüz bir şekil ve dille eleştiren anlayış, suçsuzluğun masumiyeti ve ahlakın güzelliği karşısında kayıp etmiştir. Felsefesiz ve matematiksiz siyaset anlayışı, rasyonel, bilimsel ve ahlaki değerler karşısında kayıp etmiştir.

Seçmen artık ayrıştırıcı, cepheleştirici, sert ve tehditkar siyaset diline prim vermediği, ülkenin acilen normalleşmeye ve kucaklaşmaya ihtiyacı olduğunu göstermiştir. Ülkenin seçimlerden daha önemli iç ve dış sorunlarının olduğu, bunların ancak geniş bir uzlaşı kültürüyle çözümlenebileceğinde kalıcı hale geleceği, dayanışma ve yardımlaşmaya ihtiyaç duyulduğunun izlerini seçim sonuçlarıyla vermiştir.

Aslında Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türk demokrasisi geleneği, tarihi süreci, yönetim yeterliliği, bünyeye uygunluğu, merkezi yönetim-yerel yönetim bağlaşıklığı, planlama, programlama, yatırım, üretim, öncü sektör, ekonominin rehabilitasyonu, yargı ve hukuk sisteminin güvenilirliği, dış politikada yeni atılımlar, çevreden merkeze, merkezden çevreye politik enstrümanlar bağlamında belki yeniden bir değerlendirme şansı yaratabilecektir. Çünkü ancak politik perspektifler, rasyonel aklın, siyasi etiğin, toplumsal vicdanın biçimlendirmesiyle kalıcı olacaktır. Bu günden yarına politik refleksler, ancak günü kurtarmaya yönelik olup, geçerli olmayacaktır. Onun için başta hukuk ve yargının, yeniden yapılandırılması, bunun tamamen bağımsız ve tarafsız hale getirilmesi, basın ahlak yasasının yeniden ve doğru bir şekilde hukuk ve ahlak çerçevesinde düzenlenmesi, medyanın bu bağlamda kendine çeki düzen vermesi, akıl, ahlak ve vicdan üçgeninde haber sunması, temiz ve ahlaki bir siyaset anlayışı ve olgun ve birleştirici bir siyaset dilinin hayata geçirilmesi için gerekli organizasyonların yapılması ve ülkenin hızla normalleşmesinin sağlanması seçim sonuçlarının okunmasından ortaya çıkmaktadır.

Sonuç olarak, temiz ahlak, cesur yürek, sevgi dili ve ilahi adalet seçimlere tesir etmiştir.

Bir cevap yazın