Üniversiteler nerede?

Eğitimin genetik yapısının ve kimyasının bozulmasından sonra, bilgi çağında ülke olarak eğitimde geldiğimiz noktayı sorgulamak herkesin sorumluluğudur.
Eğitim bu ülkede neden partiler ve ideolojiler üstü olarak, milli ve ortak değerler üzerinden sunulmaz? Neden ta okul öncesinden başlayarak öğrenciler bir yarış platformuna sokulur?
Neden başarı sınav başarısı olarak istatiksel verilerde yerini alır?
Bu ülkenin çocuklarına neden yatay ve dikey boyutlarıyla Felsefe verilmez?
Yazmak için çok okumak ve araştırmak gerekir, bunun için Kompozisyon dersleri neden önemsenmez?
Neden ayrıntılı olarak eğitim ve öğretimin planlaması, uzun yılları kapsayacak şekilde yapılmaz, eğitimin çağdaş ve gelişmiş ülkelerdeki yansımalarından yararlanılmaz?
Çocuklar; bu toprakların üreteceği, biçimlendireceği, donatacağı, özgür düşünen, sorgulayan, itiraz eden, becerisini geliştiren, çözümler üreten dayanışmacı ve paylaşımcı bir konsept içinde büyüyüp gelişmelerine imkan sağlayan olanaklardan neden mahrum edilir?
Çünkü bu topraklarda düşünmenin örgütlenmesi, doğruların ve gerçeklerin peşinden koşulması, daha iyi bir yaşam arzusunun dile getirilmesi yönetenleri hep rahatsız etmiştir. Haklı olarak yükseltilen her ses, kıstırılmış, her hareket derdest edilmiştir. Eğitim gündelik politikalarla kotarılmaya çalışılmış, inşa edilen derslik sayıları, dağıtılan kitaplar ve okullara sokulan ömürleri sınırlı teknolojik aygıtlar, eğitimin içerik ve niteliğini artırmamış, ancak istatiksel övünç parametreleri oluşturmuştur.
Türkiye 12 Eylül askeri darbesinin oluşturduğu, sınırları dar, gelişen ve değişen koşulların çok gerisinde kalmış bir anayasa ile onun uzantısı olan YÖK ve benzer kanunlarla, son yıllarda çok sayıda devlet ve vakıf üniversitesi kurulmuştur. Bu kurulan üniversitelerin ve mevcutların kalite kontrol çemberleri, nitelikleri, mezunları, mezunlarının iş bulma oranları, yüksek lisans ve doktora şartları, tez konuları ve içeriklerinin değersel etkilerini, bilimsel makale ve araştırmaların uluslararası hakemli dergilerde yayınlanması, bunların atıf ve etki değerlendirmelerinin tartışılmadığı bir ülke olduğu gibi, Üniversitelerin bilimsel ve mali özerklikleri de budanmış, üniversite senatoları sadece biçimsel bir yapı olarak kalmıştır.
Üniversite rektör atamalarında, üniversite içinde en yüksek oyu alanlar, atanamamış, aksine ortalamanın hâkim olduğu düşük oy alanlar rektör olarak atanmıştır. Bu atamalar hak edilmeden gerçekleştiğinden rektörlerin iktidarla ilişkileri bu minvalde yürümüştür. Bu sarmal sindirme dekan atamalarında da kendini göstermiş, çok önemli konularda örneğin Türkiye’nin yarınlarını etkileyecek anayasa değişiklik referandumlarında, üniversitelerden görüşler açıklanamamıştır. Bilimsel ve mali özerklikten uzaklaşan üniversitelerde, haksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamalara ses yükselten itiraz eden, çözüm önerenler, terör örgütleriyle zoraki ilişkilendirilip, üniversitelerden atılmışlardır. Bu sayı olağan üstü hal döneminde katlanmıştır. Büyükşehirlerin göbeklerinde apartmanlarda hizmet veren üniversiteler, apartman üniversite konseptiyle karşımıza çıkmış, gerçek, bilimsel veri ve kriterlerleri araştırılmayan bu üniversitelerde denetleme eksikliği yaşanmıştır. Akademik yükselme koşullarında yabancı dil koşulu yumuşatılmış, rektörlük için üç yıl prof. olma şartı kaldırılmıştır. Kariyer ve liyakat yerine biat ve yandaş kültürü tercih edilmiştir. İşte bu anlayış ve uygulama sonucu gelinen noktada, dünyanın en iyi 500 üniversitesinin arasında Türk üniversitelerinin olmamasının nedenleri, eğitime genel bakışın sonucudur.
Eleştirerek ve sorgulayarak gelişme fikrini öteleyen bir anlayış, gözlerimi kaparım vazifemi yaparım anlayışına dönüştüğünden, üniversiteler bu haliyle daha çok sorgulanacaktır. Üniversiteler kuruldukları yöre ve bölgenin ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunlarını tespit edip çözümler üretmekle yükümlüdürler. Sizce gerçekten öyle mi? Tarım, hayvancılık, sanayi, hizmet sektörü, kentlerin durumu, kentleşme, dikey gecekondulaşma, toplumsal yapının durumu, kültür erozyonu ve benzeri sorunlar ortada iken üniversiteler nerede?

Bir cevap yazın