ABD – İran gerilimi kime yarar?

ABD Başkanı Trump, daha seçim kampanyası sırasında başlattığı dünyayı hop oturtup hop kaldırma hareketlerine bir yenisini daha ekledi. Kuzey Kore’nin en az Trump kadar çılgın lideri Kim’le anlaşma zemini bularak dünyayı biraz rahatlatmışken, İran’la tepişmeyi doruğa çıkardı. Trump, birkaç gün önce 2015’te selefi Obama döneminde uluslararası toplum ile İran arasında varılan nükleer mutabakattan çekildiğini ilan etti. Kararını da İran’ı ‘Dünyadaki baş terör destekçisi devlet” gibi ağır bir şekilde suçlayarak duyurdu. Tabii ki bunun ardından da açıklamasında belirttiği gibi İran’a yaptırımlar da yürürlüğe girecek. Kimileri bu karara ‘akıl tutulması’ diyor. Acaba bu ‘akılsızlık’tan kimler yarar sağlayabilir?

Ve beklenen gerçekleşti. Filistinliler bu gelişmeye haftalardır özellikle Cuma namazı sonrası gösterdikleri tepkilerini 14 Mayıs pazartesi gününe daha büyük bir şekilde taşıdılar. Daha öğle saatlerinde İsrail güvenlik güçlerinin açtığı ateşle ölen Filistinlilerin sayısı 25’i buldu. Onlarca da yaralı var! Herhalde Trump da bu tablodan İsrail’in Netanyahu yönetimi gibi mutludur…

Trump, İran’ın Ortadoğu’da Suudi Arabistan’a Yemen’de ve İsrail’e karşı da Suriye ile Lübnan’daki Hizbullah’a tehlike füzeler ihraç ettiğini, böylelikle de Ortadoğu’da krizleri tetiklediğini ileri sürüyor. Selefi Obama döneminde imzalanan nükleer anlaşmanın bütün bunları önlemek adına hiçbir şey yapmadığını söylüyor.

Bu gelişmeye sevinenlerin başında İsrail var. İsrail Başbakanı Netanyahu, ‘İran anlaşmasını değişmeden bırakmak, bir felaket tarifi, bölgemiz ve dünya barışı için bir felaket olurdu!’ derken, Suudi Arabistan’ın gene akıllara durgunluk veren açıklamasında ‘Krallık, ABD Başkanı tarafından açıklanan adımları destekliyor ve memnuniyetle karşılıyor!’ ifadesi yer aldı.

Anlaşmanın nükleer çalışmaların denetlenmesi yanında İran’ın balistik füze denemelerini de kapsamasında ısrarcı. Anlaşmanın 2030’a kadar olmasını da eleştiren Trump, anlaşma şartlarının kalıcı olarak değiştirilmesini istiyor ve bu sebeple yeni bir anlaşma istiyor.

ABD’nin anlaşmadan çekilerek yaptırımlar için düğmeye basması anlaşmanın taraflarından Fransa, Almanya ve İngiltere’yi zora soktu. Daha önceki yaptırımlar öncesinde AB-İran ticareti 7.7 milyar Euro düzeyindeydi. 2017’de ise 21 milyar Euro’ya ulaştı. Son beş yılda İran’a ihracatı yüzde 89.7 artan AB, ABD’nin kararından zarar görmesi halinde Dünya Ticaret Örgütü nezdinde girişimde bulunmayı planlamaktadır. ABD’nin bu tutumuna en sert tepkilerden birini gösteren Fransa Ekonomi Bakanı Le Maire’nin “ABD’nin kararlarına itaat eden, pantolonunun paçasına yapışan tebaa mı olmak istiyoruz!” şeklindeki ifadesi kızgınlığı açıklamaya kâfidir.

Gerek ABD’nin İran ve İran’ın yasaklanan firma/şahıslarına, gerekse bu firmalarla ekonomik ilişkisi bulunan diğer ülkelerin firmalarına uygulayacağı yaptırımlar, en azından petrol-doğalgaz fiyatlarını yükseltecek, bu da Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerin ekonomisinde gedikler açabilecektir. Bu sebepler Türkiye’nin, anlaşmanın iptalinden rahatsız olan AB ülkeleriyle birlikte hareket etmesini işaret etmektedir.

İran’a yaptırımın adının bile duyulmasıyla petrolün varil fiyatı 73 doları aştı. Aynı filmi ABD’nin 2003 Irak işgali öncesinde de seyretmiştik. O zamanlar 15-20 doları geçmeyen petrolün varili işgal sonrası 160 dolara kadar çıkmıştı. Bu yükselişten karlı çıkanlar da Rusya, Körfez Ülkeleri ve İran olmuştu. Şimdi İran en azından karlı olamayacak, ama Rusya ve Körfez Ülkeleri… Tabii ekonomik gücüyle ABD’yi rahatsız eden Çin de zarar görecek!

ABD Başkanı Trump’ın bir diğer akıl tutulması da İsrail’de yaşanıyor. Trump yönetimi, daha önceki yönetimlerin aksine, Telaviv’deki büyükelçiliğini İsrail’in istekleri doğrultusunda Kudüs’e taşıyor. Taşıma işlemi 14 Mayıs’ta başladı. ABD, taşınma törenini İsrail’in 70’nci kuruluş yıldönümüne denk getirdi. Yeni büyükelçilik binası açılana kadar tabelaları değiştirilen ABD Başkonsolosluğu, büyükelçilik olarak hizmet verecek.

Son Söz: Trump daha başkan adayı iken, ‘Şayet seçilirse Allah dünyayı bu adamdan korusun!’ demiştim. Keşke kehanetim yanlış çıksa da dünya bu akıl tutulmasını yaşamasaydı!

 

Bir cevap yazın