Eyvah!!! ‘İSTE’nin uyarısı korkutucu

İskenderun Teknik Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSTE-SEA) araştırmacılarından Zafer Bozyer, ülkemizde her geçen gün daha popüler hale gelen ve özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşan elektronik sporu (e-spor) irdeledi.

“E-sporlar, modern sporların yerine geçebilir mi? E-sporların ekonomik ve sosyal boyutları neler? E-sporların olumsuz etkileri nasıl azaltılabilir?” sorularına “E-sporlar: İnternet Kafelerden Stadyumlara” başlığı altında yaptığı incelemede yanıt arayan Bozyer, e-sporun, uzun süre bilgisayar karşısında zaman harcanması gereken aktiviteler olması nedeniyle özellikle ebeveynler tarafından çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimini engellediği için onay görmediğinin ve e-sporların olası olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla da şimdiden önlem almaya başlamak gerektiğinin altını çizdi.

“Spor yeniden şekilleniyor”

Günümüzde tanık olduğumuz dijital devrim sayesinde sporun bir kez daha şekillendiğini ve elektronik spor (e-spor) olarak adlandırılan yeni bir spor türünün giderek yaygınlaştığını söyleyen Bozyer, “Tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerindeki toplumlarda kendi sosyal ve kültürel değerleri ışığında farklı spor faaliyetleri düzenlenmiştir. Bu spor faaliyetleri bazen kültürel etkileşimlerle dünyaya yayılmış, bazen de yaşanan kültürel değişimlerle yok olmuşlardır. Son birkaç on yılda dijitalleşme sürecinin ortaya çıkardığı dijital kültür nedeniyle bilgisayar oyunları da sportif bir faaliyet olarak oynanmaya başlanmış ve elektronik spor (e-spor) olarak anılan yeni bir spor türü ortaya çıkmıştır. En temel haliyle e-spor, rekabete dayalı, belirli bir yetenek ve strateji gerektiren bilgisayar oyunlarının bir sportif faaliyet olarak karşılıklı veya takımlar halinde oynanmasıdır. Özellikle gençlerin hem oyuncu hem de izleyici olarak dikkatini çeken bu spor türü son on yılda oldukça büyümüştür. Öte yandan e-sporun bilgisayar oyunları aracılığıyla bazen saatlerce bilgisayarın karşısında oturularak yapılıyor olması, medyanın, psikologların, sosyologların, doktorların dikkatini çekmektedir. Ayrıca ebeveynleri haklı çıkartacak şekilde uzmanlar ve doktorlar da uzun süre bilgisayar ile zaman geçirmenin sosyal izolasyon, iletişim problemleri, şiddete yatkınlık, depresyon, iskelet ve kas sistemi rahatsızlıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ileri sürmektedirler. Ancak, tüm olumsuz görüşlere rağmen e-sporların oyuncu ve seyirci kitlesi hızla artmaya devam etmektedir. 2018 yılında e-spor müsabakalarını izleyenlerin sayısının 380 milyon kişi olacağı öngörülürken, bu değerlerin 2021 yılında sırasıyla 250 milyon ve 307 milyon kişi olarak gerçekleşeceği, e-spora ilgi duyan toplam seyirci sayısının 557 milyon kişiye ulaşacağı ifade edilmiştir. 2022 yılında e-sporların Asya Oyunları’nda bir spor türü olarak yer alması ve başarılı sporculara madalya verilmesi kararlaştırılmıştır. Günümüzde e-sporlar, eriştiği potansiyel ve ekonomik etki sayesinde küresel olarak kabul edilmenin eşiğindedir. Bu nedenle e-sporlarla ilgilenen gençleri görmezden gelmek artık mümkün değildir. Zira ülkemizde de 4 milyon oyuncu ayda en az bir defa bir e-spor müsabakası izlemektedir ve 2015 yılı verilerine göre yaklaşık 14.000 amatör e-spor takımında 60.000 oyuncu bulunmaktadır. Bu oyunculardan yaklaşık 4.000’i profesyonel e-spor oyuncu lisansına sahiptir” dedi.

“e-spor sosyalleşmeden uzaklaştırıyor”

E-Spor faaliyetlerine olan ilginin artmasında ve e-sporun gelişmesinde Dünya Siber Oyunları,  Elektronik Sporlar Dünya Kupası ve Elektronik Sporlar Ligi gibi organizasyonların kurulmasının etkili olduğunun altını çizen Zafer Bozyer, “E-sporların toplumsal olarak destek görmemesinin altında aktivitenin yapılmasını mümkün kılan bilgisayar oyunlarının, gençleri ödev yapmak, fiziksel aktivitelerde bulunmak, sosyalleşmek gibi etkinliklerden alıkoyduğu düşüncesi yatmaktadır. Ayrıca, konuyu bilimsel açıdan ele alan araştırmacılar da bilgisayar oyunlarının bağımlılık, saldırganlık ve sosyal izolasyon gibi etkilerinden bahsetmektedirler. Ancak, e-sporların, gençleri sosyalleşmeden uzaklaştırabileceği ve sağlık sorunlarına yol açabileceği düşünülse de bazı bulgular bu durumun tam tersini ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz yıl Polonya’nın Katowice şehrinde beşincisi düzenlenen e-spor stadyum etkinliğine ve çevresindeki şenliğe 173.000 taraftar katılmış ve oyunlar yaklaşık 46 milyon tekil çevrimiçi izleyiciye ulaşmıştır. Yapılan araştırmalar, e-spor turnuvalarına izleyici olarak katılanların yüzde 81’inin oyun topluluğunun bir parçası olmak, yüzde 80’inin favori oyuncularını canlı izlemek, yüzde 61’inin çevrimiçi olarak tanıştıkları arkadaşları ile gerçek hayatta da buluşmak maksadını taşıdıklarını ortaya koymuştur. Bu son bulgular e-sporların artık internet kafelerden stadyumlara doğru taşındığını ve sosyal bir aktivite olarak gelecekte yer alacağını işaret etmektedir. Bu nedenle e-sporların olası olumsuz etkilerini azaltmak ve hatta e-sporları doğru yönde kullanmak amacıyla şimdiden önlemler almaya başlamamız gerekmektedir” şeklinde konuştu.

“Bilgisayar oyunları hayatın merkezinde”

Günümüzde gençlerin bilgisayar oyunlarına her hafta 30-40 saat zaman ayırdığına vurgu yapan İSTE-SEA araştırmacılarından Zafer Bozyer, “Mobil telefon kullanan insanların büyük bir çoğunluğu mobil oyunlar oynamaktadır. Bilgisayar oyunlarının insanların giderek daha fazla ilgisini çektiğini inkâr etmemiz mümkün değildir. Öte yandan ebeveynlerin, en çok üzerinde durduğu konu, çok fazla bilgisayar oyunları ile ilgilenen çocukların sosyalleşme sorunları yaşama ihtimalidir. Bilgisayar oyunlarını fazla oynayan çocukların aşırı agresif tavırlar sergileyebilecekleri veya kendilerini sosyal olarak dışlanmış hissedecekleri düşünülmektedir. Ayrıca bu endişeleri doğrulayacak vakalara da rastlanmaktadır. Oyuncuların kendilerini çevrelerinden soyutlayarak, bilgisayar oyunlarını hayatlarının merkezine koyarak bir saplantı haline getirmelerine tıp literatüründe “oyun bağımlılığı” denilmektedir. Güney Kore, gençlerin bilgisayar oyunları ile çok yakından ilgilendikleri geniş bir oyun kültürünün oluştuğu ülkelerden birisidir. Bu konu ile ilgilenen Güney Koreli uzman ve doktorlar, oyun bağımlığının kimyasal madde bağımlığına çok benzediğini belirtmektedir. Hatta, bağımlılık modelinin değiştiğini ve bilgisayar oyunlarının yaygınlaşması ile birlikte kimyasal maddelere bağımlı gençlerin oyun bağımlığına doğru geçiş yaptıkları ileri sürülmektedir. Uzmanlar, oyun bağımlılığı ile ilgili oldukça fazla trajik olayın yaşandığına işaret etmiş ve örnek olarak, aylarca tedavi edilen bir bağımlının iyileştiği düşünülmesine rağmen taburcu olduktan sonra oyundaki sosyal çevresini kaybettiği düşüncesiyle intihar ettiğini belirtmişlerdir. Ayrıca oyuncuların oyun başarı sıralamasında yükselme, para kazanma, oyun topluluğuna ait olma isteği gibi farklı nedenlerle bağımlılıklar geliştirdiklerini en tehlikeli bağımlılığın para kazanmak amacıyla oyun oynayanlarda görüldüğünü tespit etmişlerdir. Ayrıca e-spor oyuncularında, tekrarlanan hareketler nedeniyle bilek ağrıları ve karpal tünel sendromu; duruş bozuklukları ve aktif olmayan yaşam tarzı nedeniyle akciğer sönmesi; zihinsel yorgunluk ve tükenmişlik sendromu gibi hastalıklar ile oyuna odaklanmak için yanlış ve gereksiz ilaç kullanımı gözlenmektedir. Diğer taraftan gençlerin bilgisayar oyunlarına olan ilgilerinin hem gençlerin hem de yetişkinlerin eğitimi için kullanılabileceği ve hatta oyunların sosyalleşme için sanılanın aksine daha fazla fırsat yarattığı da savunulmaktadır” diyerek, velileri uyardı.

 

Bir cevap yazın