İstatistiklerle Türkiye’deki Suriye gerçeği

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi,  Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi(HUGO), İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi(IGAM) işbirliğiyle gerçekleşen “Türkiye’deki Suriyeli Mülteci Akademisyen ve Üniversite Öğrencilerinin Durumu, Sorunları ve Beklentileri Araştırması-2017” raporu Türkiye’deki Suriyelilerin ülkedeki kalıcılık eğilimlerinin son derece güçlendiğini ortaya koydu. Raporda, Nisan 2011’den bu yana, ülkelerinde ortaya çıkan çatışma ortamı, ardından iç savaştan kaçarak “açık kapı politikası” çerçevesinde Türkiye’ye sığınan ve kendilerine “geçici koruma” sağlanan ve kayıt altına alınan Suriyelilerin sayısının 27 Temmuz 2017 itibariyle, 235.108’i kamplarda olmak üzere 3.2 milyona ulaştığı belirtildi. Suriye krizinde Türkiye’nin özel bir yeri olduğu ve ülkesini terk eden ve komşu ülkelere sığınan 6 milyonu aşkın Suriyelinin en büyük bölümünü, yani en az %52’sinin Türkiye’nin tek başına konuk ettiği görülmektedir.

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü ve HUGO Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan tarafından ayrıntıları paylaşılan çalışmada öne çıkan ayrıntılar şöyle:

Elite Dialogue projesinin temel amacı, uyum politikalarına mültecilerin görüşleri temel alınarak şekil verilmesine ve uyum süreçlerinde nitelikli grupların oynayacağı önemli role dikkat çekmektir. Bu amaç, yapılan çalıştaylar ve hazırlanan anket çalışmasında da belirgin bir biçimde korunmuştur. Bu çalışmanın tasarlanması ve uygulamasında şu hususların genel çerçeveyi çizdiği söylenebilir:

  • Genel eğitim ortalaması Türkiye’ye göre oldukça kısıtlı olan Suriyelilerin Türk toplumu ile huzur içinde yaşayacağı politikalara acilen ihtiyaç bulunmaktadır.
  • Gerek Suriyeli akademisyenler, gerekse de üniversite öğrencilerinin kariyerlerinin devam etmesine imkanlar yaratılması önce onların kişisel gelişimi, ardından da genel kitle için son derece değerlidir;
  • Suriyeli “elit” gruplar için Türkiye’nin özel teşvik politikaları geliştirememesi halinde, bu insanların Türkiye’den üçüncü ülkelere gidişi kaçınılmaz olacaktır. Bu konuda sorunun kaynağına inmek ve kendi istekleri ile Türkiye’de kalmalarını teşvik edecek sistemlerin geliştirilmesi gerekmektedir;
  • Sayıları oldukça sınırlı olan Suriyeli “elit” gruplar geleceğin uyum politikaları için “rol modeller”, “öncüler” ve “köprüler” olarak hayati öneme sahiptirler.
  • Suriyelilerin konusundaki çalışmalarda ve özellikle plitika belirleme süreçlerinde Suriyelilerin görüşlerine daha fazla yer verilmesi, yani Suriyelilerin karar süreçlerine daha fazla dâhil edilmeleri gerekmektedir.
  • Türk toplumunda önemli bir tartışma ve hatta gerginlik konusu olan üniversitelerdeki Suriyeli öğrencilere yönelik, büyük ölçüde yanlış ya da eksik bilgilerden kaynaklanan önyargıların yerine veri temelli sağlıklı bilgilerin paylaşılması gerekmektedir.

Anket sonuçlarından dikkat çekici sonuçlar:

> Araştırma’ya katılanların % 38,6’sı “çalışıyorum” ifadesini kullanmıştır. Türkiye’de çalışan Suriyeli sayısının 800 bin ile 1 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir.

> Türkiye’de çalışan Suriyelilerin % 43,1’i gündelik işlerde, % 40,7’si düzenli işlerde, % 6,2’si ise mevsimlik işlerde çalıştığını ifade etmektedir. Ülkemizde ücretli çalışan Suriyeli yanında, %9 oranında da kendi işyerlerini açan yatırımcı bulunmaktadır.

> Türkiye’ye gelmeden önceki yaşam kalitelerini genelde “orta gelirli” olarak ifade eden Suriyelilerin % 82,7’si savaş öncesi Suriye’de evinin, % 36,6’sı arazisinin, % 33’ü iş yerinin ve % 32,3’ü arabasının olduğu ifade etmiştir.

> Türkiye’deki Suriyelilerin % 17,2’si Türkiye’de düzenli bir geliri olmadığını, % 45,2’si düşük gelirli olduğunu, % 34,7’si ise orta gelirli olduğunu ifade etmektedir.

> Türk toplumundaki algının aksine, Suriyelilerin sadece % 30’u son bir yılda herhangi bir kişi ya da kurumdan yardım aldıklarını ifade etmektedirler.

> Araştırmanın en önemli bulgularından birisi de, Suriyelilerin yarısından fazlasının, bütün sıkıntılara rağmen Türkiye’de “mutlu” olduklarının anlaşılmasıdır. Suriyelilerin % 21,9’u Türkiye’de “hiç mutlu olmadığından” ya da “mutlu olmadığından” söz ederken, % 33,7’si “çok mutlu” ya da “mutlu” olduğundan söz etmektedir. Her iki duyguya sahip olan % 42,3 de bu iki gruba paylaştırıldığında, genel durumun az farkla da olsa “mutlu olmak”tan yana olduğu görülmektedir.

> “Suriye’ye dönmek istemiyorum” diyen % 16,7’ye neden dönmek istemedikleri sorulduğunda, % 38,3’ü Türkiye’de mutlu olduğu, % 27,9’u ise vatandaşlık almak istediğini ifade etti.

> Kamplarda yaşayan Suriyeliler kampta yaşamaktan mutlu olmadıklarını net bir biçimde ifade etmektedirler. Sadece % 23’ü kamplarda mutlu olduğunu söylerken, büyük bölümü kamp dışında yaşamak istemektedir.

> Suriyelilerin Türkiye’de en çok şikayet ettikleri husus, (kötü) çalışma koşulları ve emeklerinin karşılığını almamalarıdır. Türklerin ‘Suriyelileri sömürdüğü’ algısı Suriyeliler arasında 54,6 puanla desteklenmiştir. Hem emek sömürüsünün, hem kayıt-dışılığın engellenmesi ve aynı zamanda Türk toplumunda iş kayıplarının yaşanmaması ve sosyal gerginliklerin oluşmaması bakımından, çalışma hayatı, Türk Devletinin önümüzdeki dönemde en fazla çaba göstermesi gereken hususlardan birisi olmaya adaydır.

> Araştırma’da, Suriyeliler arasında T.C. vatandaşlığına olan ilginin % 61,5’in üzerinde olduğu gözlenmektedir. Kamp dışında ve sınır bölgeleri dışında yaşayan Suriyeli erkeklerin vatandaşlığa duyduğu ilginin daha da yüksek olduğu görülmektedir.

> Suriyeliler, kendilerine verilen desteği ‘Türkiye, AB ülkeleri, BM ve İslam ülkeleri2 arasında sıraladıklarında birinci sıraya Türkiye’yi koymakta ardından Avrupa ve BM gelmektedir. En son sırada ise İslam ülkeleri gelmektedir.

>Türkiye, diğer ülke ya da birliklerden daha fazla destek vermiş olsa da, Suriyeliler, Türk devletinin kendilerine verdiği desteğe 100 üzerinden 47,6 puan vermektedir. Ancak sağlık hizmetleri desteği ile eğitim alanı bunun istisnası olarak görülmektedir. Sağlık için verilen puan 72,8, eğitim için verilen puan ise 60,2 gibi yüksek seviyelerdedir.

> Suriyelilere, ülkelerine dönme niyet ve imkanları sorulduğunda, bu soruya “Suriye’ye dönmeyi hiçbir şekilde düşünmüyorum” diyenlerin oranı % 16,3’tür. “Suriye’de savaş biterse, istediğim yönetim olmasa da dönerim” diyenlerin oranı % 12,6, “Savaş bitmese de dönerim” diyenlerin oranı ise % 2,7’dir. Asıl büyük grup ise, “Suriye’de savaş biter ve iyi bir yönetim olursa dönerim” diyen % 61,1’lik gruptur. Bu seçeneği tercih edenlerin de Suriye’ye dönme konusunu büyük ölçüde kapattıkları değerlendirmesi yapılabilir. Yapılan araştırmada, kamp dışında yaşayanların, kadınların ve 18-24 yaş grubunun ‘geri dönme inancına en uzak olan kişiler’ olduklarını görmekteyiz. Ancak genelde, Suriyelilerin % 75’inden fazlasının artık kalma kararlılığı içinde oldukları rahatlıkla söylenebilir.

> “Suriye’ye dönmek istemem” diyen % 16,7’ye neden dönmek istemedikleri sorulduğunda , % 38,3’ü Türkiye’de mutlu olduğunu, % 27,9’u ise vatandaşlık almak istediğini ifade etmiştir.

> Türkiye’deki Suriyelilerin üçüncü bir ülkeye gitme eğilimleri konusunda da dikkat çekici bulgulara ulaşılmıştır. Buna göre % 66,9’u ‘Türkiye’den hiçbir şekilde başka bir yere gitmeyi düşünmem’ derken, toplamda % 29,4’lük bir grubun gitme olanaklarını açık tuttuğu görülmektedir. Bu gruptakiler içinde gitme eğilimi daha yüksek olan gruplar ise kamplarda yaşayanlar, 18-24 yaş grubu, ilkokul mezunları ve sınır illerinde yaşayanlardır. İmkanı olursa gidebileceğinden söz edenlerin en çok gitmek istedikleri ülke Almanya (% 26,8), Kanada (% 16) ve İsveç’tir (% 10).

> Suriyelilerin Türkiye’deki statüleri de geldikleri günden bu yana tartışılmaktadır. Türkiye’deki Suriyelilere nasıl bir statüde olmak istedikleri sorulduğunda, en çok talep edilenin % 60,9 gibi yüksek oranla “çifte vatandaşlık” olduğu görülmektedir. Suriyeliler içinde “sadece T.C. vatandaşlığı istiyorum” diyenlerin oranı ise % 7,5’tir.

> Suriyelilerin “kendiniz ve aileniz için Türkiye’de bir gelecek olduğuna inanıyor musunuz?” sorusuna yarısından fazlasının (% 50,3) net biçimde “evet” cevabı vermesi anlamlıdır. Suriyelilerin, ülkelerinde yaşanan savaş ve istikrar konusundaki umutsuzlukları; Türkiye’deki mutluluk/memnuniyet durumları ve bir hedef olarak vatandaşlığa bakışları dikkate alınarak yapılacak bir değerlendirme, Suriyelilerin kalıcılık eğilimlerinin ne kadar güçlendiğini anlamak bakımından da oldukça önemli ipuçları vermektedir.

>Türkiye’de Kasım 2017 itibari ile her gün doğan Suriyeli bebek sayısı ise 306 civarında. 2011 yılından bugüne kadar gözlerini Türkiye’de dünyaya açan Suriyeli bebek sayısının 2017 sonunda 305 bini aşması bekleniyor. Zorunlu okul çağında (5-17 yaş) olanların sayısı şimdiden 1 milyon 10 bini aşmış durumda. Çalışan Suriyeli sayısı ise 800 bin- 1 milyon civarında.
> Türkiye’deki Suriyelilerin yaş grupları ve cinsiyet özellikleri de dikkat çekicidir. Türkiye’deki Suriyelilerin içinde 0-4 yaş grubunda yer alanlarının sayısı %12,3 yani 400 bindir. Suriyelilerin %50’si yani 1 milyon 600 bininden fazlası 18 yaşının altındaki çocuk ve gençlerden oluşmaktadır. Dikkat çekici bir husus ise erkek nüfusun (%54,1) kadın nüfusundan (%45,8) oldukça fazla olmasıdır.

Bir cevap yazın