İskenderun Palmiye Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Şerif Yılmaz, gündelik yaşamda insanların yaşam standardını düşüren hastalıklar arasında yer alan mide rahatsızlıklarından ‘Ülser’ hakkında bilgiler verdi. Ülserin tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade eden Yılmaz, tüm dünyada ülser gelişimini tetikleyen ve ülsere neden olan en sık etkenlerin başında ağrı kesici kullanımı ve Helicobacter pylori adlı mikrop olduğunu ifade etti.
“Peptik ülser hemen hemen her yaşta görülebilir”
Ülserin 20 yaş sonrası kendini gösterebileceğini belirten Yılmaz, “Ülser, mide veya onikiparmak barsağının; mide asidi, pepsin, bakteri ve ilaçlara bağlı gelişen doku kaybıdır. Midede belli hücrelerden salgılanan asit, normal koşullar altında midenin kendisine zarar vermez. Bunun nedeni, mide yüzeyini sıvayan bikarbonat ve mukus tabakasıdır ve bu tabaka asidin ve diğer zararlı etkenlerin mide yüzeyine temasını, dolayısıyla hasar oluşturmasını engellemektedir. Bu savunma kalkanını olumsuz etkileyen durumlar, ülsere yatkınlık oluşturur. Diğer deyimle peptik ülser olarak da adlandırılan hastalık, toplumda en sık karşılaşılan tablolardan biridir. Peptik ülsere hemen hemen her yaşta rastlanabilirse de 20 yaşından önce nadirdir. Yirmi yaşından itibaren sıklığı devamlı olarak artar, 50 yaş civarında en yüksek seviyeyi bulur. İncebarsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne ‘onikiparmak barsağı’ denir. Halk arasında ‘mide’ ülseri’ olarak kullanılan tabir; hem mide, hem de onikiparmak barsağı ülserini kapsar. Onikiparmak barsağı ülserine mide ülserinden daha sık karşılaşılır” açıklamasında bulundu.
“Ağrı kesiciler ülser nedeni”
Ağrı kesici olarak kullanılan hemen tüm ilaçların mide-bağırsak sisteminde ülser gelişimine neden olabileceğine dikkat çeker Yılmaz, “Bu ilaçlar, mide-bağırsak yüzeyinde önemli değişiklikler yaparak savunma mekanizmalarını yok etmekte ve ülser oluşturabilmektedir. Ülkemizde toplum kaynaklı çalışmalarda bu enfeksiyonun yüzde 80’den fazla insanda kolonize olduğu bilinmektedir. Bu bakteri enfekte olan bireylerde mide mukus tabakası altında yaşamını sürmekte ve salgıladığı bazı maddelerle ülser gelişimine neden olmaktadır. Mide ülseri yanında mide kanseri gelişimini de riske edebilmektedir. Klinik pratikte sık karşılaştığımız bu enfeksiyon ajanının kimlerde tedavi hedefi olması gerektiği bilimsel kriterlere dahildir. Mide-bağırsak ülseri olan kişilerde bu bakteri mutlaka tedavi edilmelidir. Genelde ülser hastalarında ana şikâyet karın üst-orta bölgesindeki kemirici ağrıdır. Ağrı genellikle açlıkta artar. Şiddetli olgularda gece uykudan uyandırır. Şişkinlik, bulantı ve zaman zaman kusmalar eşlik edebilir. İştah değişikliği yaparak kilo kaybına yol açabilir. Ülser delinmesi olan olgularda karın zarı iltihabı, kanamalı ülserlerde ağızdan kanlı kusma ve dışkıda siyahlaşma görülebilir. Hastalarda ilk şikâyet, karnın üst kısmında şimşek çakar gibi aniden başlayan ve bütün karna yayılan çok şiddetli ağrıdır. Soğuk ter, nabızda hızlanma, solukluk, kabızlık, bazen bulantı-kusma vardır. Çok nadir görülür. Muayenede bütün karında tahta gibi bir sertlik vardır. Ülserin gidişi esnasında belirtilerdeki şiddetlenme ve değişmeyle tıbbi tedaviye direnç hallerinde bu tür delinmeyi düşünmek gerekir. Diğer bir komplikasyon olan mide çıkışı tıkanıklığı, genellikle onikiparmak barsağı ülserlerinde rastlanılan bir durumdur. Nadiren mide çıkış yolu ülserlerinde de gelişebilir. Bu hastalarda şiddetli bulantı ve kusmalar olur. Endoskopik veya cerrahi yöntemler tıkanıklığı açmada yararlı yaklaşımlardır” dedi.
“Ülserin iyileşmesi için mideyi vücut beslenmesini bozmayacak şekilde dinlendirmek önemlidir”
Ülser tedavisinde; aktif ülser tedavisi ve yeni ülser oluşumunun önlenmesi olarak iki aşama olduğunu belirten Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Mide-bağırsak ülseri tedavisi belli aşamaları olan zahmetli ve sabır isteyen bir durumdur. Ülserin iyileşmesini sağlamak için mideyi vücut beslenmesini bozmayacak şekilde dinlendirmek önemlidir. Bunu sağlamak için fiziksel ve ruhsal istirahat, uygun bir beslenme tarzı tavsiye edilir. Kısa aralıklı olarak küçük porsiyonlar halinde yemek ve mide salgısını uyarıcı gıdalar tüketmemek diyetin esasını oluşturur. Süt, gıda değeri yönünden olduğu kadar tahriş edici olmayışı da ülser tedavisinde önemlidir. Hasta tarafından dokunduğu bildirilen yiyecekler alınmayarak, serbest, zararsız bir diyet uygulanmalıdır. Bu arada et suyu, baharat, kızartmalar, turşular yasaklanmalı, kahve, alkol ve sigara kesilmeli veya mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Sigaranın zararları üzerinde ısrarla durulmalı ve hastaya anlatılmalıdır. Bu arada ülseri tetikledikleri ve kanamaya yol açabildiklerinden kortikosteroid, aspirin ve diğer ağrı kesiciler kesinlikle kullandırılmamalıdır” diye konuştu.