Dünyada sıklığı her 5 bin canlı doğumda bir vaka olarak görülen ‘cranium bifidum’ (ikiz kafa) teşhisiyle doğan Suriyeli 3 günlük bebek, İskenderun Özel Gelişim Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı ameliyatla normale döndü. Halep’te yaşayan Sana Hilel’in 7’inci çocuğu olan Abdullatif Şekrak adlı bebeğin kafatasının arkasındaki ikinci kafa, Gelişim Hastanesi Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Koparan’ın başarılı ameliyatıyla alındı.
Hatay’da Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde sezaryen doğumla dünyaya gelen bebeğin ameliyatını gerçekleştiren Özel Gelişim Hastanesi Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Koparan, böyle vakaların doğru şekilde tedavi ve ameliyat edilmemesi durumunda ölümcül sonuçlarla karşılaşılabildiğini belirtirken, bugüne kadar binlerce ameliyat gerçekleştirdiğini, ancak bu vakanın diğer ameliyatlarla benzerlik göstermediğini ifade etti.
“Zor bir ameliyat”
Tıbbi olarak ‘meningoensefalosel’ veya ‘cranium bifidum’ yani iki kafa olarak bilinen bu rahatsızlığın tedavisinde en etkili yönetiminin yeni doğan döneminde yapılacak operasyon olduğunu belirten Koparan, “Bu rahatsızlık anne karnında iken bu bilindiği için doğum sezaryenle gerçekleşmiş. Sezaryen doğum sonrasında başındaki kitlenin büyük olması, içinde beyin dokularının olması dolayısıyla hastaneden ameliyatın yapılacağı bir merkeze bize gönderildi. Kliniğimize yatırdığımız bebeğin yaklaşık 3 kiloya yakın kendi ağırlığı, 1 kiloya yakında başının arkasındaki kitlenin ağırlığı vardı. Bebeği, beslenme ve diğer cerrahi hazırlıklarını yaptıktan sonra ameliyata aldık. Bu vakanın her 5 bin canlıda bir görülen, kızlarda kafanın ön tarafında, erkeklerde ise kafanın arka tarafında daha çok görülmek kaydıyla ortaya çıkan bir hastalıklar grubu. Yani tek bir hastalık değil. Bu kesenin içerisinde, bir kısmında beynin üretmiş olduğu beyin suyu oluyor. Bir kısmında meninks dediğimiz beynin farklı bir kısmı olabiliyor. Bir kısmında beynin kendisiyle birlikte, diğer elemanlar olabiliyor. Bir kısmında ise beynin su üreten ve suyu depolayan ventrikül diye adlandırdığımız yapıyla olan gruplar, yani dört farklı grup. Esas olan yaşamla veya ileriki dönemde çocuğun zekasıyla esas etkileşimde olan grup bizim bu ameliyata aldığımız hasta grubu ki, bu gruptaki hastaların o arka taraftaki beyin sapı, solunumu sağlayan bölge olması dolayısıyla her ne kadar ameliyat yapılsa bile ameliyat öncesi ve sonrasındaki dönemde, bu bebekler solunum yetmezliğinden kaybediliyor. Biz bebeği ameliyata aldık, bütün işlemlerden sonra gayet başarılı bir ameliyat yapıldı. Ameliyat sonrası bebeği tekrar yoğun bakıma aldık. 6-8 saatlik bir takipten sonra bebeği makineden ayırıp kendi solunumu altında takibimizi sağladık. Bugün ameliyatın yaklaşık üçüncü, bebeğin doğumunun ise 6’ncı günündeyiz. Bebek şuan kuvöz içerisinde, vücut ısısı kontrolü, diğer beslenmeleri, solunum yönünden takibi akciğerleri daha tam gelişmediği için solunum sıkıntısı oluyor. Ancak şuana kadarki takiplerimiz içerisinde sorunsuz bir şekilde devam ediyoruz. İlerleyen dönemlerde çocuk doktorunun önerilerinin ardından bebeği ailesine teslim edeceğiz” dedi.
Abdullatif Şekrak adlı bebeğin tedavisinin yeni doğan yoğun bakın ünitesinde devam ettiğini ve sağlık durumunun iyi olduğu ifade eden Dr. Koparan’a bebeğin amcacı Suriyeli Hüsam Şekrak da başarılı ameliyatından dolayı teşekkürlerini sundu.