Türkiye Çelik Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, demir-çelik sektörü ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Geçen yıl 10 milyon ton çelik üreten ve Cezayir’deki yatırımı ile buna 2.2 milyon tonluk yeni bir kapasite daha ekleyen Fuat Tosyalı, döviz kurunun yükselmesi, ABD’nin çelikteki vergi yükü, demir fiyatlardaki yükseliş, yassı çelik üretiminde gelinen nokta gibi pek çok konuya değinirken, demir – çelik sektörünün dünü, bugünü ve geleceğe dair beklentilerini de anlattı.
İşte, Fuat Tosyalı’nın, demir çelik sektörüyle ilgili konuşmasından önemli satırbaşları:
“Normalde bas bas bağırmamız gerekiyor”
ABD Başkanı Donald Trump’ın ithal ettiği çeliğe yüzde 25 gümrük vergisi getirilmesi kararıyla, çeliğe getirilen vergi yüküne değinen Fuat Tosyalı “Normal şartlarda Amerika’nın bu uygulamasında muhatap biz değiliz. Ticaret dengesi tarafından baktığımızda biz alacaklıyız. Kaldı ki oradan hurda getiriyoruz, atık ürün alıyoruz ve nitelikli ürün satıyoruz. Getirdiğimiz atık ürün ise sattığımız kaliteli üründen daha fazla.. Yani normalde bizim bas bas bağırmamız; ‘kardeşim senden 15- 16 milyon ton hurda alıyorum, karşılığında benden 15-16 milyon ton ürün al’ dememiz lazım. Fakat Amerika bizi de ticari dengesinin bozuk olduğu ülkelerle aynı teraziye koyuyor. Çok iyi anlatıp müzakere etmemiz lazım. Amerika’nın çelik ürünlerinde en ucuz tedarikçisi yine Türkiye. Aynı zamanda en güvenli tedarikçi konumunda… Olay biraz da siyasi… Eninde sonunda düzeleceğini düşünüyorum” diyerek, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeleceğine dair umutlu konuştu.
“İthalata karşı koruma önlemi alınmalı”
Fuat Tosyalı, ABD’nin Türk çeliğine vergi uygulamasının farklı bir boyutuna değinerek, “Demir-çelik ithalatı Amerika için gerçekten tehditse, Türkiye için çok daha büyük bir tehdit. Rus üreticiler Amerika’ya kesinlikle mal satamıyor. Yaptırımlar var. Avrupa Birliği de, Rus ürünlerine 100 euroya varan vergi marjları koydu. Rus ve Ukraynalı üreticiler, Avrupa’ya da satamadıkları ürünleri, aktarmak üzere korumasız olan Türk pazarına göz dikti. Mesela Ukrayna’ya bakıyorsunuz üretilen çeliğin yüzde 20’si içeride kullanılıyor. Gerisi ihracat… Ukrayna’daki bütün çelikçiler devlet destekli. Onun fiyatıyla nasıl mücadele edeceksiniz? Şimdi, Ukrayna bakıyor ki, Serbest Ticaret Anlaşması yapalım. İmkansız bir şey! Biz bunla uğraşırken şimdi Rus üreticiler de gözünü bize dikti. Yapılacak tek şey ithalata karşı koruma önlemi alınması… Ve bunlar testi kırıldıktan sonra değil, hemen yapılmalı…” dedi.
“Türk çelik üreticisi korumasız kaldı”
İnşaatçılar ve demir-çelik üreticileri arasındaki demir fiyatları polemiğine de açıklık getiren Tosyalı, “Bir taraftan İran’dan Türkiye’ye dünya kadar inşaat demiri giriyor şu anda. Neden? Gümrük vergisi sıfıra indirildi. Yani Türk çelik üreticisi bırakın teşviki, kesinlikle korumasız kaldı. Türkiye’nin de mutlaka koruma önlemleri alması lazım. Çelik ithalatı Amerika’nın ulusal güvenliğini tehditse, daha büyük tehdit Türkiye için… Ama şurası da gerçek ki, siyaset zaman zaman piyasada oluşturulan inşaat demiri fiyatlarına ilişkin yapılan spekülasyonların etkisinde kalıyor. Eğer fiyatta spekülasyon varsa bunun denetim araçları bellidir. Bunu ithalat duvarını indirerek denetlemeye kalkarsanız farklı yere gider bu. O zaman durmadan gümrük oranlarını indirip kaldırmak lazım…” dedi.
“Yassı çelik üretimi gelişmişlik göstergesidir”
Demir-çelik üreticisinin genel durumu hakkında da genel bir değerlendirme yaparken, Türkiye’nin yassı çelikteki gelişimine de değinen Fuat Tosyalı, “Her şeye rağmen çelik üreticisi kapasitesini kullanıyor ve Türkiye’deki üretimi destekliyor. 20 yılı aşkın süredir hiçbir teşvik almadan destek almadan, hatta daha düne dek TRT payına kadar, şu an mesela enerjide kayıp kaçak oranına kadar, üzerindeki her türlü yüke rağmen çelik endüstrisi yatırımlarını yapıyor. Kapasitesini de artırıyor, dönüşüm yatırımını da yapıyor. Yassı çelik üretimi gelişmişlik göstergesidir. Türkiye’de yassı çelik üretiminde bir tek devletin Erdemir fabrikası vardı. Özel sektörde ilk yası demiri biz ürettik. Şimdi bambaşka bir tablo var… Geçen yıl Türkiye’nin ham çelik üretimi 37.5 milyon ton ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Toplam üretimin yüzde 31’i slab, yani levha… Yüzde 69’u ise kütük, yani uzun ürünlerden oluşuyor. Uzun ürünlerin payı istikrarlı biçimde düşüyor, yassı ürünlerin ise artıyor. Bu muazzam endüstriyi korumamız gerekiyor. Hiç olmazsa bu dönemde etrafımızdaki siyasi ve ticari dalgalanmalardan asgari şekilde etkilenmemiz lazım…” şeklinde konuştu.
“Avrupa ile Gümrük Birliği güncellenmesi ağır gidiyor”
Avrupa ile yapılan Gümrük Birliği anlaşmasının sektörü nasıl etkilediğini da anlatan Tosyalı, “Avrupa bize istediği kadar mal satabiliyor. Biraz da biz satalım deyince hemen damping soruşturması açıyorlar. Özetle durum bu. Tamam, gümrük yok ama damping vergisi var. Üretimi sınırladığı gibi ihracatımızı da kontrol ediyor. İhtiyacı varsa aldırıyor ama kendi piyasasını etkilediğini hissettiği an hemen soruşturma başlatıyor. Soruşturmada bir ceza yediğiniz zaman da bu domino gibi başka gelişmeleri de etkiliyor. Şu sırada Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gündemde.. Ama vakit geldi, geçiyor. Doğrusu, süreç biraz ağır işliyor. Güncellemeyi Türkiye talep ediyor. Avrupa Birliği’nin ise ‘aynen devam etsin’ gibi bir tavrı var. Arzu ettikleri yere de getirdiler Türkiye’yi. Sağımıza solumuza bir sürü dert getirdiler. Oralara bakmaktan önümüze bakamıyoruz ki…” dedi.
“İş dünyası kur takibini bıraktı”
Dolar kurundaki yükselişle ilgili iş dünyasının şoku atlattığını söyleyen Tosyalı Holding, “Kurdaki bu hızlı yükselişi kimse istemez tabii. Ama kendi içimizde bunu yönetmek zorundayız. Sürekli ekranlara bakıp, ağlayıp sızlamanın manası yok… Ticaretin aktif olarak içindeyiz. Büyük bir bayi-müşteri ağımız var. Kurdaki yükseliş bizi de etkiliyor tabii… Ama son günlerde gözlemlediğim şey şu; İş dünyasının bir bölümü, artık sürekli kur yükseldi mi, düştü mü diye bakmayı bir tarafa bıraktı. Nereden biliyoruz? Çünkü satışlarda çok ilginç bir artış var. Bugün mesela, rekor demeyeyim ama normalin üzerinde satışlar yaptık. Ciddi miktarda bir satış… Ben buna şoku atlatma diyorum. Piyasa artık ‘tamam arkadaş, bu işin seviyesi burası, biz işimize bakalım’ diyor. Geçen ay çok daha gergindi piyasa mesela… Müşterinin borcu var, ödemesi var. Dövizle… Ertelemeye dönük talepler oluyordu, ‘çok çıktı, düşebilir, zarar etmeyeyim’ diye… Bir süre, ‘zaten işler kesat, kurlar fırladı’ deyip idare ediyorduk. Müşterilerimizi zorlamadık bu süreçte… Hatta rahatlasınlar diye vadeleri açtık. Bizim piyasada normalde 45 gün vadeli satardık. 60’a çıktık” diyerek, bu süreçte alınan önlemleri anlattı.