Çocuk bayramı, öyle mi?

23 Nisan Çocuk Bayramı, yani dün…

İzledim.
Çarşıda annesinin elini tutmuş gidiyordu.
8 yaşlarında bir çocuk.
Annesinin diğer elinde de 4 yaşlarında bir çocuk.
İki çocuk da çok güzeldi.

Annenin yüzü hiç gülmüyordu.
Belli ki çocuklar da üzgün.
El-kol işaretleriyle bir şeyler konuşuyorlardı.

Tam da dönercinin önünden geçiyorlardı ve ısrarla döner yemek istediklerini söyleyince; anne, çocuklarının ellerinden daha da sıkı tutup uzaklaştı.

Belli ki…
Evet!
Yazmaya elim varmıyor!

Annenin, çocuklarını hızla yürütürken oluşan o mahcup yüz ifadesini hiç unutmayacağım!

Çok daha fazlasını da gördüm.
Aynı durumlar!

Kaç çocuk çalışıyor?
Kaç çocuk istediğini alabildi?
Kaç çocuk mutlu oldu?
Kaç çocuk bayramı yaşayabildi?
Kaç çocuk güldü?

Nereden geçsem çocukları daha dikkatli izlemeye başladım ve gördüm ki; çocukların büyük çoğunluğu mutsuzdu.

Kiminin elinde bir simit.
Kiminin elinde bir şişe su.
Kiminin elinde balon.
Kiminin elinde hiçbir şey!

Madalyonun gerçek yüzü bu!
Peki ya diğer yüzü?
Topluma sunulan eğlenceler.

Evet!
Hepsi de çocuk.

Beklenen şu ki…
Tüm çocuklar, bayramı bayram gibi kutlamalı.

Çocuk Bayramı, öyle mi?
Çocuklarımızın büyük çoğunluğunun ne şartlarda büyüdüğünü bilmek için müneccim olmaya gerek yok.

23 Nisan Çocuk Bayramı.
Dünyada bir eşi yok.
Mustafa Kemal Atatürk’ün yüreğidir bu bayram.
Çocuklara verdiği önemdir.

Keşke tüm çocuklar, her günü bayram gibi yaşasalar.
Bunu bile onlara çok görüyorlar!!!

Bir cevap yazın