Söylesem mi söylemesem mi?

Gözlerim kapalı.
Düşünüyorum!

10 saniye mi?
25 saniye mi?
İki dakika mı?

Ne kadar süre geçti.
Bilemiyorum!

Hani bazen dilinizin ucuna kadar gelir de; aniden frene basarcasına söylemekten son anda vazgeçtiğiniz kelimeler var ya…

Çelişki mi?
Kırmamak mı?
Affetmek mi?
Adını koymakta zorlanırsınız!

Bu nasıl bir an?
İçin için kavrulursunuz!
Tam da böyle!!!

Kendilerini çok akıllı sanıp, karşısındakini aptal yerine koyduklarını sananlar mutlaka yanıldıklarını anlarlar.

Ammmaaa…
İş işten çoktaaaan geçmiştir!

Unutulmasın ki…
Suskunluk, asla ve asla aptallık değildir.
Asalettir!!!

Dayanamazsınız!
Yine de bir tereddüt yaşarsınız.
Gözlerinizi kapatırsınız!

Dilimin ucuna kadar geldi.
Söylesem mi – söylemesem mi?

Hani; hiç beklenmeyen bir zamanda gök gürler peşpeşe şimşekler çakar ve bir anda gökyüzü kapkaranlık olur.

Yağmur
Fırtına
Her yer toz duman!

Bu nasıl bir karmaşadır yarab?
Gel-git.
Azgın dalgalar!

Ve…
Suskunluk!!!

Her şeye rağmen söyleyemezsin ve yansan da yakmaya gönlün razı olmaz!

Bu nasıl bir sabırdır?
Bu nasıl bir hoşgörüdür?
Bu nasıl bir bağdır?
Bu nasıl bir dostluktur?

Söyleyemezsin!
İçin kanasa da!!!

Bir cevap yazın