Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamış olduğu yeni ortaöğretim reform planı, aslında ezberci, kalıcı öğrenmeden uzak, öğrencinin ilgi, yetenek ve becerisini ortaya çıkarmaktan ziyade, onların üstünü örten, rekabet ve yaratıcılıktan haberdar olmayan halihazırda ki eğitim paradigmasına bir meydan okumadır. Bu tür meydan okumalar; Toffler ‘in” Üçüncü Dalga”, Castells ‘in” Enformasyonalizm”, Drucker ‘in” Dijital Dünya”, Porat ‘ın” Bilgi Toplumu” ve Negropınte ‘nin” Küresel Bilgi Toplumu” dediği bilgi çağında yeni gelişme ve değişmelere zemin hazırlar. Aslında, Bakanlığın emek ve gönül vererek, hazırlamış olduğu bu reform planı, sırf ders çizelgeleri üzerinden değerlendirmek, yanlışına girilmemelidir. Çünkü bunun arkasında uluslar arası rekabette kendine güvenen, teknolojiyi üst düzeyde kullanma becerisine sahip, donanımlı sanat ve sporla hemhal olmuş, ekip çalışması yapabilen, yabancı dil konusunda sorun yaşamayan, zenginleştirilmiş sertifika programlarıyla çağa ve sisteme entegre olmuş, öğrenci yetiştirmenin felsefe ve matematiği vardır.
Ancak her reform paketinde olduğu gibi, bu yeni ortaöğretim sisteminin eleştirilecek bazı hususların olduğu gerçeği kaçınılmazdır. Her şeyden önce eğitimde sorgulayıcı, eleştirel ve yaratıcı düşünmeye yönelik verilmesi gereken Felsefe, Edebiyattan bağımsız Kompozisyon ve mantık derslerinin, zorunlu dersler içinde bulunmaması çok önemli bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına rağmen zorunlu dersler arasında gösterilmesi, iyi ve etraflıca düşünememenin bir ürünüdür. Yine bu sistemde okulların kültür aktarımı misyonuna değinilmemiş, Popüler Kültürün, otantik ve ulusal kültürümüz üzerinde ki yıkıcı etkilerine karşı izlenecek yol ve yöntem; sayılan 19 madde arasında görülmemiştir.
Bu gün eğitimde çok ileri gitmiş ülkelerin, neredeyse tamamında eğitimin yerelleşmesi söz konusu iken, bu yeni sistemde bundan söz edilmemesi ayrıca bir eksikliktir. Bilgi çağı toplumunda bilgiyi doğru, akıllı ve zamanında kullananlar, uluslararası rekabette söz sahibi olmuşlardır. İnsanların yoğun istek ve arzuları, gereksinim duydukları mal ve hizmetleri, en yakın birimden karşılama durumları, onlara bu hizmet ve malları sunan, yerel yönetimleri özellikle, eğitim-öğretim ve kültür alanında yeniden yapılanmaya zorlamaktadır. Hiçbir şeyin gizli ve örtülü olmadığı bilgi çağı paradigmasında, teori ve pratik uygunluğunun ya da sürdürülebilmesinin optimal dengesinin tutturulması bir zorunluluktur. Bilgiyi temel alan verimlilik, rekabet, enformasyonel kalkınma, hizmet üretim ve sunumu odağında insan olduğundan, eğitimin bu bağlamda yerelleşmesi kaçınılmaz olacaktır.
Eğitim ve Kültür hizmetleri, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmeyi, sosyal yönünü zenginleştirmeyi, insanı insansal değerlere ulaştırma ve birey yapmada ki, temel gücü olması nedeniyle, nasıl bir eğitim? Yerine, nasıl kaliteli, verimli, üretken ve sürdürülebilir bir eğitim. Hangi kültür yerine, otantik, kolektif, geçmişten doğan her zaman diliminde, toplumun değer damarlarında beslenen, ulusal ve evrensel kültüre yozlaşmadan ve erozyona uğramadan eklemlenebilen öz kültür açıklaması içinde yeşerebilecek, beklenti ve isteklere yanıt verebilecek eğitim-öğretim ve kültür akışı ancak eğitimin yerelleşmesiyle mümkün olacaktır. Çünkü merkezden yönetimin hantal, verimsiz ve üretkenlikten uzak, şematik bürokratik yapısı, yeni paradigmada hız, başarı ve etkinliği azaltacaktır. Yeni eğitim paradigmasının ihtiyaç duyduğu çok amaçlı gençlik ve kültür merkezleri, tekno-parklar, spor tesisleri, müzik odaları, resim atölyeleri, tiyatro grupları, tarihsel ve çevresel dokunun korunması, mesleki beceri kurslarının ve yerel sertifika programlarının organizasyonu, standartlara uygunluk, modern teknolojik donanımları eksiksiz, spor ve sanatla bütünleşmiş, eğitim kurumları ancak yerel yönetimlerin icraatıyla yapılabilecektir. Çünkü bilgi çağı toplumunun eğitim ve öğretimden beklentisi, bilimsel verilerle öngörülü, sanat ve sporla hemhal, teknoloji kullanma becerisi üst düzey olan ve yabancı dil sorununu çözmüş olan nesillerdir.