Beşinci mevsim…

Dil, düşünce ve akıl koordinasyonunda sıkıntıları olan Birleşik Devletler Başkanı’nın rahip Brunson’un serbest bırakılmaması sonucu Türkiye’yi tehdit eden gayri ahlaki ve hukuki açıklamaları, uluslararası hukuk ve siyaset zemininde karşılık bulamayacaktır. Öteden beri bu sarı kafanın dünya siyasetine yön çizmesi, diline gelen her şeyi diplomatik nezaket sınırlarını aşarak söylemesi, hem Amerika Birleşik Devletleri iç siyasetinde, hem de dünya ölçeğinde bazı sıkıntılar yaratmıştır. Uluslararası egemenlik hukuku açısından bu şaşkın başkanın Türkiye’ye yönelik bu kabul edilemez ifadeleri, iç siyasetimizde hareketlilik yaratmış, hukuk-siyaset-ekonomi ve ahlak dörtgeninde birbirlerini destekleyici karşı açıklamalar peş peşe gelmiştir.

Esasen, Birleşik Devletlerin akıl, düşünce ve dil bakımından birleşik olmayan başkanının Türkiye’ye bu şekilde istikamet çizmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Ancak, diğer taraftan Türkiye’nin uluslararası arenada Batı ile olan ilişkilerinin sağlıksız bir yapıda ilerlemesi, Türkiye’yi Doğu’ya doğru itmiş, ne zaman, ne yapacağı kestirilmeyen Putin liderliğindeki Rusya’ya yaklaştırmış, genellikle üçüncü dünya diye nitelendirilen ülkelerle ilişkiler ağı oluşturulmaya başlanmıştır.

Yurtta barış, dünya da barış temel dış politika ekseni ana minvalinden kaymış, ülke içinde siyaset cephesinde derin yarılmalar oluşmuş, taraf, bertaraf ağır söylemi, siyasi tercihleri kalın çizgilerle şekillendirmeye yetmiştir. Ülkede demokrasinin temel ilke ve kurallarından uzaklaşma, adaletsizlik ve gayri ahlaki durumları adeta legal hale getirmiş, medya dediğimiz milletin müşterek sesi, belli bir tarafın sesi olmaya başlamış, temel hak ve özgürlükler üzerindeki sanal baskı ve korkular, özgürlükler ve hakları sınırlandırmış, hukuk işleyişinde adalet maalesef dağıtılamamıştır. Halkın yargıya olan güven ve inancı, minimize edilmiş, yargıda optimum akıl yerini, oligopol bir akıl ve vicdana bırakmıştır. Siyasetin hukukileşmesi yerine, hukuk siyasallaşmıştır. Bunun yansımaları, casusluk ve terör örgütlerine yardım suçlamasıyla tutuklu bulunan ve hakkında otuz yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Amerikalı rahip Brunson davasında görülmüş, bir hafta önce tahliye talebi reddedilen ve tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, bir hafta sonra ev hapsi koşullarının tam olarak gerçekleştiği konusunda hukuki tartışmalara neden olan, bir kararla, adı geçen rahip ev hapsine alınmıştır. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri yetkililerinden ard arda ahlaksız ve hukuksuz açıklamalar gelmiştir. Bu açıklamaların hukuki zemindeki analizi, bizlere bu olayın arka planında her iki ülkenin bir şeyler üzerine yaptığı pazarlığın ipuçlarını vermektedir. Daha önce terör suçundan yargılanan Türk asıllı Alman gazetecinin tahliyesine verilen kararda bunun ipuçlarını güçlendirmektedir. Kendi vatandaşlarına karşı hukukun tolerans sınırını kapatan ve adil yargılanma konusunda sıkıntılar yaşatan Türk yargısı, yabancılara karşı hep esnek ve toleranslı olmuştur. Hem Amerikalı hem de Türk yetkililerin iç politikaya karşı sert tutum ve söylemleri, zamanla normalleşmeye dönecek ve rahip serbest kalacaktır diye bazı doneler ortaya çıkmak için zemin yoklamaktadır. Hukukun bu kadar tabansız ve tutarsız olması, bizim hapiste bulunan gazetecilerimiz, politikacılarımız, öğrencilerimiz açısından da hayli düşündürücüdür. Düşünce ve görüşlerini açıklayan herkesi suçlu görme psikozu, hukuku rayından çıkarmış, adalet mekanizması tartışma konusu olmuştur. Ama toplumun vicdanı ağrıyor… Hukuk, yargı ve adalet bir türlü tecelli etmiyor. Bu durum hukuksuz, ölçüsüz ve güvensiz bir demokrasi algısı yaratıyor. Ne diyelim siyasette beş mevsim, beşi de birbirinden farklı… Bizler toplum olarak baharı özledik, yeniden canlanmayı, yaşamı yeniden anlamlandırmayı, coşkuyu, umudu, kucaklaşmayı, dostluğu çok özledik… Hiç ama hiç dört mevsimin karışımı olan ‘Ne zaman, ne olacak, nasıl olacak?’ belirsizliğine alışamadık…

Bir cevap yazın