Seçim bitti, önümüze bakalım mı?

Türkiye, yeni bir yönetim sisteminin uygulanacağı Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerini geride bıraktı. Seçim sürecinde arzu edilmeyen milli birliği etkileyebilecek kutuplaştırıcı ifadeler kullanıldı. Artık bunlar geride kalmalı, didiklenen yaralar sarılmalıdır. Aziz milletimiz kendisini yönetecek Cumhurbaşkanını, Yasama ile Denetim görevini yapacak milletvekillerini seçmiştir. Milletimize, devletimize ve tüm seçilenlere hayırlı olsun!

Seçim sonu işlere geçmeden önce MHP’nin hakkını verelim. Barajı aşamaz deniyordu. İçinden bir parti çıktı ama gene dimdik ayakta. Üstelik Cumhurbaşkanı adayı göstermeyen tek siyasi parti olmasına ve bu sebeple de diğer partiler kadar propaganda çalışması yapmamasına rağmen… Hem de kilit parti konumunda!

Türkiye’de kamuoyu araştırma şirketleri her zaman olduğu gibi MHP konusunda gene dibe çakıldılar. Anlayamadıkları MHP’nin de en az CHP kadar entelektüel birikime sahip kitlelerinin varlığıdır. Uzun bir süredir özellikle büyük metropoller olmak üzere, Ülkü Ocaklarından Türkiye’yi yönetecek kabiliyette MHP’lilerin yetiştiğini görememeleridir… Tabii bu ocaklardan geçmeseler de milliyetçi aydın olabileceğini de. İşte ‘Öldü!’ denilen MHP!

Seçimler 24 Haziran akşamı sona erdi. Artık orada kalmamalı, seçilemeyenler üzülerek takılmamalı, seçilenler de zafer sarhoşu olmamalıdır. Milletimizin tercihi iyi değerlendirilmeli, milletin bir taraftan iş-aş ihtiyaçları için makro düzeyde çözüm üretilirken, diğer taraftan da çevre-gıda-gelecek üçgeni dikkate alınmalıdır.

Ancak çok kısa sürede, özellikle Ak Parti iktidarının yapması gerekenler var. Ramazan, Bayram vb derken seçimlerin sonuna doğru piyasalarda akıl almaz bir pahalılık hâkim oldu. Bu yükselişi doların ve diğer döviz kurlarının yükselişiyle de açıklamak mümkün değildir. Çünkü fiyatı birkaç kat artan soğan, patates ve sebzelerdir. Üstelik tam turfanda döneminde ve Türkiye’de üretildiği, hatta hemen her yıl bu aylarda bu ürünlerin ucuzladığı bilindiği halde. Seçim sonu bu balonun patlayacağını umuyoruz. Ya sebep olanlar?

Döviz kurlarının yüksekliği önemlidir. Zira özellikle dışa bağımlılığın azami düzeyde olduğu enerji hammaddesi daha pahalıya alınıyor. Tabii ihracatın ara malları da ithal. Bunun anlamı; hem sanayi çarkları daha pahalı dönerek üretim maliyetinin yükselmesi, hem nakliyeye ekstra maliyet yüklenmesi, hem de evlerimizde her şeyimiz haline gelen doğalgaz veya tüpgazın pahalanması demektir. İktidar, seçimle birlikte düşmeye başlayan döviz kurlarını makul seviyeye çekmek için tüm enerjisini sarf etmelidir.

Türkiye, Irak kuzeyinde PKK terör örgütüne karşı başlattığı mücadelede uzun bir süredir unutulan bir yolu tekrar seçmiştir. Artık tek başına değildir. Diğer ülkelerin de desteğini almaya başladı. Ya da en azından diğer ülke veya mihrakların terör örgütüne yardım ve yataklık yapacak yerde, bu örgüte destek vermeyecekler. Bu bile önemlidir. Aslında bu işlem PKK’nın 2003’te tekrar kabarmaya başladığı andan itibaren yapılsaydı bugün PKK’yı hatırlamakta bile güçlük çekebilirdik.

Sınır komşumuz Suriye’de üç ayrı yerde TSK varlık gösteriyor. Hatay’ın güneyinde İdlib’te ve doğusundaki Afrin’de olduğu gibi daha doğuda Fırat’a kadar uzanan sahada ÖSO’yla birlikte huzur ve istikrar sağlandı. Ama Suriye sorunu henüz çözülmüş değil. Türkiye açısından Menbiç bir ölçüde çözülmüş gibi görünse de, Fırat’ın doğusundaki PYD-PKK tehdidi hala sınırlarımız boyunca uzanıyor. Tabii bir de insani yardım sonucu kucakladığımız ve 30-40 milyar dolarlık yük haline gelen Suriyeli sığınmacıların tekrar yerlerine yurtlarına gönderilmeleri var.

AB ile sorunların giderilmesi, hem bu ülkede yaşayan insanlarımız, hem de ABD’nin Trump gibi biriyle ne hale dönebileceğini gördükten sonra daha iyi anlaşılabilmektedir. Tabii vize muafiyetiyle Türk işadamlarının hareket serbestisi kazanması da önemlidir.

Son Söz: Bu seçim Ak Parti-MHP koalisyonunu mecburi kıldı. Erdoğan’ın bunu görüp, bakan ve üst düzey bürokrat seçiminde Bahçeli ile birlikte hareket etmesi önemlidir!

 

Bir cevap yazın