“Dünyada eşine az rastlanır bir mücadele ve kararlılık düsturu ile tarihe altın harflerle yazılmış bir destan olan ülkemiz, ecdadımızın güçlü ve azimli bütünlüğü ile günümüz coğrafyasının şüphesiz ki en değerli hazine varlıklarından birisidir.
Bütün bir memleket ileri görüşlü ve kararlı bir liderin etrafında memleket aşkıyla mücadele etmiş, bugün ve her zaman yaptığımız gibi birlik ve beraberliğimizi tüm dünyaya güçlü bir şekilde duyurmuşuzdur. Bu yüksek ses, ülkemizin her noktasında güçlü bir kaderi paylaşan her Türk vatandaşı ile bütünleşmiş bir kırmızıçizgidir. Yola ilk çıktığı günlerde Hataylılık bilincini cesurca dillendiren, ilkeleri doğrultusunda yaşayan, rahmet ve minnetle andığımız Mursaloğlu Tayfur Sökmen de aynı kırmızıçizgi üzerinde tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir devlet adamı, bir baba, toprak ve memleket insanıdır.
Mürselzade Tayfur Bey’in, soyadı bizzat Atatürk tarafından soyu Artukoğlu Sökmen Bey’in isminden esinlenilerek ‘yiğit bir kişi’ olması sebebiyle verilmiştir. Ulu Önder Atatürk’ün himayesinde başarıdan başarıya koşan halkımızın içerisinde, nice kahramanlık destanları yer almaktadır. Bu destanlardan birisi de şüphesiz ki Hatay’ın ‘Anavatan’a katılışı süreci ve tarihe 17’inci Türk Devleti olarak geçen Hatay’ın ilk ve tek Cumhurreisi Tayfur Sökmen Bey ve silah arkadaşlarının hikâyesidir. 1. Dünya Savaşı sırasında ilk olarak adını duyurmaya başlayan Tayfur Sökmen, istihbarı çalışmaları ile Atatürk’ün dikkatini çekmiş, kurtuluş mücadelemizde de aktif bir şekilde yer almıştır. Kurduğu çete ile ‘Kuva-i Milliye’ye olan bağlılığını gösteren Tayfur Bey, aynı zamanda devlet yönetimi ile ilgili almış olduğu özel eğitim ve ailesinin başta ova olmak üzere Hatay’daki nüfuzu; adı sıkça anılan ve ileride kendisine tarihi başarılar sağlayacak olan adımları atmasına hazırlık niteliğindedir.
Tayfur Sökmen, “Hatay halkı devlet olmayı değil, millet olmayı tercih etmiş bir millettir” sözüyle tüm dünyaya, Hatay’ın her zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası olduğunu kararlılıkla ifade etmiştir. Tayfur Sökmen’in, Ulu Önder Atatürk’ün büyük dehasıyla; o dönem Fransızlar’ın gözetiminde olan Antakya’dan değil, Antalya’dan bağımsız milletvekili seçilmiş olması, aynı kararlılığı ortaya koymaktadır. Yine, “Antalya ismindeki ‘l’ harfinin yerine ‘k’ harfini koymanın zamanı da gelecek” diyen Atatürk’ün güçlü iradesi ve dehası da bir kez daha tüm dünyaya deklare edilmiştir.
Güçlü bir devlet adamı olmasının yanısıra keskin bir zekâya sahip olan ve Hatay’da oldukça sevilen ve saygın bir kişiliğe sahip olan Tayfur Bey, “Sen, Ben Yok, Biz Varız” diyerek tıpkı Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ sözü içeriğinde bahsedildiği gibi her zaman dil, din, ırk, renk, cins ve mezhep ayrımı gözetmeksizin, birlikten ve barışçıl yaklaşımdan yana olmuştur.
Devlet adamlığı görevi süreci boyunca adil tutumu ve devlete yük olmamak adına kendi maddi ve manevi imkânlarını kullanması bakımından örnek olmuş bir insandır. Ayrıca Atatürk’ten aldığı emirleri harfiyen yerine getirmiş olması ve dava arkadaşlarıyla birlikte hareke etmesinin, şüphesiz ki Hatay’ın, ‘Anavatan’ın bir vilayeti olarak kabul edilmesindeki rolü büyüktür.
Tayfur Bey, 1918’li yıllardan itibaren uzun yıllar Hataylılar için bir sembol ve umut oldu. Halkının umutlarını boşa çıkartmadı. Görevi bitince engin tevazu ile köşesine çekildi, milletvekilliği görevini sürdürdü. Yetiştiği çağa göre iyi sayılabilecek eğitimini, üstlendiği göreve göre yetersiz görenler vardı. Ama atalarından intikal eden nitelikler, sağlam aşiret gelenekleri ve aile terbiyesi, engin hayat tecrübesi, devletin üst idari kadrolarında yer alan geniş ve güçlü dostlar bu değerlendirmede hep gözardı ediliyordu. Ancak o güçlü kişiliği ve sağlam duruşu ile halkının yanında yer alarak başarıdan başarıya koştu.
Atatürk’e bağlılığı ve sadakatinden dolayı mahcubiyet yaşamamak için dönemin Emniyet Genel Müdürü ve Hatay Devleti’nin ilk Valisi Şükrü Sökmensüer tarafından kendisine tebliğ edilen cumhurbaşkanlığı adaylığını reddetmiştir. Ancak, Atatürk’ün emrini Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak şu şekilde iletti:
“Mesele mühim ve acildir. Vaziyet yeni tecrübelere müsait değildir. Tayfur Sökmen tecrübe edinmiştir. Her bakımdan itimada layık, namuslu ve becerikli adamdır. Öteden beri bu yolda çalışmış ve başarılı hizmetlerde bulunmuştur. Binaenaleyh devlet başkanlığı için en münasibi odur, bunu vazife olarak kabul etmelidir” diyen Atatürk’ün sözü üzerine kendisi milli mücadelenin şuuru ve gururu ile hareket ederek devlet reisliğini kabul etmiştir.
Bu yıl rahmet ve minnetle andığımız Hatay Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve ilk ve tek Devlet Reisi Tayfur Sökmen’in ölümünün 38’inci yılıdır. 38 rakamının kahramanlık destanımızda önemi büyüktür. Hatay’ı, Fransızlar’ın elinden bir çırpıda söküp alan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938’de ebediyete intikal etmiştir. 2 Eylül 1938’de Hatay Devleti fiilen kurulmuş ve Devlet Reisliği’ne Hatay Devleti Parlamentosu tarafından Tayfur Sökmen getirilmiştir.
Bu vesileyle, Hatay’ın tarihinde yer edinen nice kahramanları minnet ve şükranla anarken, ‘Kırk asırlık Türk yurdu ecnebi elinde esir kalamaz’ sözünün gereğini yerine getiren tüm kahramanlarımıza seslenmek istiyorum… Emanetiniz emin ellerdedir. Sözlerimi şu cümlelerle bitirmek istiyorum:
“Verilmeyecek şeyler var, şeref ve namus gibi; verilmeyecek Türk Yurdu, verilmeyen Hatay gibi…”