Benim eşşeğim…

Boşuna dememişler, ‘Bir insanı tanımak için ya para vereceksin, ya da makam vereceksin’ diye… Bir makama gelen kişilerin ‘afra-tafra’larını görünce bu sözün doğruluğunu çok daha iyi görebiliyoruz. Tabii ki; az da olsa mütevazı kişiliği ve asaletini koruyanların hakkını da teslim etmek gerek.

En iyi onlar bilir.
En doğruya onlar karar verir.
En akıllı onlardır.
En iyi konuşmayı onlar yapar.
En iyi planı onlar çizer.
En iyi programı onlar ortaya koyar.
En iyi bilge kişi onlardır.

En iyi…
En iyi…
En iyi…
Hep böyle devam eder, gider!!!

Herkes dinleyecek onları.
Herkes inanacak onlara.
Herkes alkışlayacak..
Herkes ayağa kalkacak..
Herkes selam duracak…
Gökten zembille inmişler ya!!!

Her kararda aynı terane:
‘Benim eşşeğim yürüyecek!!!’

Kim ne dersin, son noktayı kendileri koyar:
‘Çaldığım düdük..
Benim dediğim dedik!!!’

Yok, öyle bir dünya!
O makamlar geçicidir.
Koltuk.
Mevki.
Para.
Bir gün ‘Pırrrrrrrrrrrrrrrrrr’ diye uçuverir!!!

Sonra?
Kral çıplak!!!

Ayakları yere basmayan kaybolur.
Aramızda o kadar çok var ki…
Koltukla beraber uçanları çoooooookkk gördük!
Paraları mezarın duvarına toslayanları da çoooookkk gördük!
Sadece bir hatırlatma bu!!!!!!!!!!

Bir cevap yazın