2017 yılı ‘Trump’lı geçti!

2017 yılı ABD’nin yeni Başkanı Trump’ın koltuğuna bile oturmadan hakkındaki spekülasyonlarla ‘erken’ başladı. Dünyanın geriye kalanlarını takmayan hareketleriyle devam ederek sonlandı. Trump’ın hareketleri 2 yıl önce ‘2015 Yılı Dış Politika-Güvenlik Politikası Değerlendirmesi, 2016 Yılı Öngörüleri’ başlıklı yazımı hatırlattı. ABD’de Başkanlık Seçimleri öncesinde adaylar belli değildi ama Demokratların içinde Hillary Clinton, Cumhuriyetçilerin içinde Trump’ın adı öne çıkıyordu. Obama’nın ilk dönemindeki Dışişleri Bakanlığı icraatı bilindiğinden tercihim ‘ehveni şer’ olarak Clinton’dı. Şayet ‘Trump seçilirse, Allah dünyayı bu adamdan kurtarsın!’ diye öngörüde bulunmuştum. Trump beni yanıltmadı!

Trump’ın seçim sloganı ‘America first’ (America birinci)’te olduğu gibi ‘En büyük ABD, her şey ABD için!’ şeklinde şekillenen vahşi kapitalizm dürtüsü, sadece korunmasız veya zayıf ülkeleri değil, ‘müttefik’ Avrupa ülkelerini bile rahatsız etti. Trump, gelirken sallamaya başladığı dünyanın, geldikten sonra da barışına ‘canlı bomba’lardan daha ağır hasarlar bırakan ‘serseri mayın’ etkisi yaratmakta mahir olduğunu gösterdi.

2015 ve 2016 yıllarında dünya gündeminde en önemli konu ‘küresel terör’ iken, 2017 ‘Trump’ haline geldi. 2018 de böyle geçmeye adaydır. Hele de Trump’ın Aralık 2017 sonlarına doğru yayınlanan yeni ‘Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde bir çok hususu değiştirip, ABD’den başka ülkeleri adeta ikinci sınıf görmesinden sonra…

Trump’ın çoğu zaman zırvalamaya kadar varan uçarılıklarının hedefi olan ülkeler arasında Kuzey Kore, İran var iken, maalesef onları aratmayacak derecede Türkiye de yer almıştır.

Irak ve Suriye gibi iki güney komşumuzda 2014’ün başlarında saçmaya başladığı dehşetle tüm dünyanın en önemli meselesi IŞİD terör örgütüydü. IŞİD’e karşı 2015 yaz aylarında başlanan çok uluslu güçlerle mücadele, Kasım 2017’de sonlanma noktasına geldi. Bu gelişmelerle Suriye’nin geleceği üzerindeki hesaplar yeniden yapıldı. Irak’ta da fırsatı ganimet bile IKBY Başkanı Mesud Barzani, “bağımsızlık” referandumu gerçekleştirdi.

Suriye’de IŞİD’le mücadelede ABD ve müttefikleri tarafından desteklenen PKK’nın Suriye uzantısı PYD-YPG’nin %80’ini ihtiva eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG), önce Rakka’yı IŞİD’ten kurtardı, ardından da Suriye’nin petrol bölgesi Deyrizor’a yöneldi.

Fırat Kalkanı Harekâtı’nın son halkası el-Bab’ı IŞİD’ten temizleyen Türkiye, daha sonra Astana Süreci kapsamında İran ve Rusya ile varılan anlaşmayla “çatışmasızlık bölgesi” ilan edilen Hatay’ın güneydoğusundaki İdlib’e ‘barışı korumak’ üzere asker gönderdi.

2016’da gerilen Türkiye-AB ilişkileri 2017’de özellikle Anayasa Değişikliği Referandumu öncesi gerilmeye devam etti. 2016 yılı ortaları için mevcut hükümetçe pompalanan ‘vize muafiyeti’ bu yıl da gerçekleşmedi. Hatta Adaylık süreciyle ilgili görüşmeler askıya alındı.

017’de ABD ile ciddi sorunlar yaşandı. Bunlar arasında öne çıkanlar; ABD’nin Türk vatandaşlarına vize vermeme kararı, Reza Zarrab’ın kirli dolaplarınaa Türkiye’yi bulaştıran ABD’deki davası, Katar krizinde oynadığı rol, Trump yönetiminin İsrail’in başkent ilan ettiği Kudüs’e büyükelçiliğini taşıma kararı, 2016 yılından beri FETÖ konusundaki Türkiye karşı tutumu ve PYD-YPG’ye destek vermedeki yanlışlarıdır.

Rusya ile Kasım 2015’te ‘uçak krizi’yle bozulan ilişkiler 2016 ortalarından itibaren tekrar düzelmeye başlamıştı. 2017 yılı içerisinde de her iki ülke devlet başkanları 7-8 kez bir araya gelerek, başta Suriye olmak üzere, bölgesel gelişmeler konusunda genelde ortak görüşlerde birleştiler. Ancak hala Suriye’nin geleceğinde Esad rejiminin devamı, PYD-YPG’nin Suriye ile ilgili uluslararası toplantılara katılması gibi konularda uzlaşma sağlanamadı.

Son Söz: ‘Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur!’muş. 2018’i de 2017 belirliyor. Ama gönlümden istikrarlı ve huzurlu bir 2018 geçiyor. Bakarsınız Trump’a bir şeyler olur! ‘Umut fakirin ekmeği, ye babam ye!’ derler ya. Biz de inanmasak bile en azından umut edelim. Sağlık ve huzur içerisinde geçireceğiniz mutlu bir yıl diliyorum!

 

Bir cevap yazın