Yazılışı da heyecan veriyor.
Okunuşu da…
Ne güzel bir kent adı.
Duyunca bile heyecanlandığımız!
Çocukluğumuz.
Gençlik yıllarımız.
Yaşadığımız.
Havasını soluduğumuz.
Her yönüyle aşık olduğum bu kentin adını dünya biliyor da; bunu en iyi bilmesi gereken yöneticilere bunu anlatabilmek gerek.
50 yıl öncenin İskenderun’unu düşünün.
Bir de bugünü görün.
Aradaki fark kelimelerle anlatılmaz!!!
Hani o yeşil alanlar?
Hani o futbol sahaları?
Hani o bahçeler?
Hani o portakal ağaçları?
Hani o müstakil evler?
Nefes alan kentimiz gitti!
Beton yığınlarına döndük!!!
Bir de o tanıdık simaların yıllar içinde nasıl bir bir kaybolduğunu düşündüğümde içimin burkulduğunu hissediyorum.
Hani o sevgi – saygı?
Hani o dayanışma?
Hani o komşuluğumuz?
Hani o hoşgörü?
Hani o turuncu-mavi aşkımız?
Peki ya; altın kumsallarıyla Akdeniz’i pırlanta gerdan gibi süsleyen sahillerimiz nerde?
Nefesim:
‘İSKENDERUN’
Hayatım:
‘İSKENDERUN’
İlk aşkım:
‘İSKENDERUN’
CAN kentim:
‘İSKENDERUN’
Dünya kenti olarak gözlerimizi açtığımız İskenderun’da yaşamanın bir ayrıcalık olduğunu en iyi bilenlerdenim.
Yapmayın!
Daha fazla kötülük yapmayın artık!
Çarpık kentleşmeyi durdurun!
Beton yığınlarına da izin vermeyin!!!
Amanos Dağlarına da bir baksanıza!
Tüm o güzelliklerin katledilmesine bile seyirci kalmaya devam ediyorsunuz!!!
Hey gidi ‘İSKENDERUN’ heyyy!!!!!