‘Haberin yok mu?’
Durduğu yerde soruyu patlatıverdi.
Nasıl da dik dik bakıyor!
Neden haberim olacağını da söylese!
Sustum!
İçten içe gülümsüyor.
Hele o manalı bakışları var ya!
Ne demek istiyor acaba?
Bazen böyle yanıma gelip ‘pat’ diye soru sorduktan sonra bir de geriye doğru şöyle kasılması yok mu?!
Yine bir hinlik var!
Hissediyorum.
Cevap versem bir türlü, vermesem bir türlü!
Nereye bağlayacağını kestiremedim.
Gündemi düşünüyorum.
Haberler gözümün önünden geçiyor.
Gözden kaçırdığım var mı?
Düşündükçe işin içinden çıkamıyorum!
Yüzündeki donuk ifadelerin ardından, dudaklarının arasından ne çıkacağını ahhh bir kestirebilsem.
Bir daha sordu:
‘Haberin yok mu?’
Yine bir beyin fırtınası.
Yine bir düşünce.
Yine bir sorgulama.
Yine bir ‘google amca’ taramaları!
Yerinden fırladı!
Son kez soruyorum dedi:
‘Haberin yok mu?’
‘Yok’ derken kızdım da!
O an gülmeye başladı.
‘Bir de gazeteci olacaksınız’ demez mi?
Anlaşılan beni çıldırtmaya kararlı!
Nasıl da ciddi:
‘Çok önemli bir haber bu!’
Yapma be!
Demek ki çok önemli bir haberi atlamışız.
Bu kez golü yiyeceğiz anlaşılan!
“Gerçekten, hiçbir şey olmadığından haberin yok mu” dediğinde şimşekler çaktı beynimde!
Ortalık toz-duman!
İddialar!
Kamuoyunu şok eden açıklamalar!
Ammmaaa…
Dediği gibi; hiçbir şey olmuyor!!!
Bu kez ben ona sordum.
Hani ‘Adalet’?
Düşündü, düşündü, düşündü!
Bu kadar!!!
Günlerdir cevabını bekliyorum!!!