Sözcü Gazetesi Yazarı Saygı Öztürk’ün KRT TV’de sunduğu ‘Sisler Bulvarı’ programı, bu hafta koronavirüs gündemiyle izleyicileri ekrana kilitledi. Türkiye’nin koronavirüse karşı verdiği sınav, salgının boyutları, alınan önlemler ve büyükşehirlerdeki son durumun masaya yatırıldığı programda, salgınla ilgili merak edilenler yanıt bulurken, Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Sinan Adıyaman ile Türk Hemşireler Derneği Başkanı Sevilay Çelik endişelerini, taleplerini ve önerilerini dile getirdi.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın da ‘koronavirüs’ salgını konusunda dikkat çekici açıklamalar yaptığı programda, sadece Hatay’ın değil, tüm Türkiye’nin, koronavirüs salgını ile Ocak ayının ortalarından bu yana iç içe olduğu tezini bir kez daha savundu. Elazığ depremi sonrası Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte bölgede yaptığı incelemenin ardından, korona semptomlarını yaşadığını ve tedavi gördüğünü itiraf eden Başkan Savaş, enfeksiyon hastalıkları uzmanı olması dolayısıyla hastalıkla nasıl mücadele edileceğini çok iyi bildiğini söyledi.
Ocak ayından itibaren artan solunum yolu enfeksiyonlarından dolayı toplumun yüzde 80-85’lik bir kesiminde virüse karşı antikor oluştuğunu ve o süreçte virüsle karşılaşmayanların şu an risk altında olduğuna değinen Başkan Savaş, “Dünyada bir salgın hastalık var. İnsanlar insan olduğunu hatırladığını düşünüyorum ben. İnsani değerlere önem verdiğini düşünüyorum. İlimizde önlemler kapsamında geçtiğimiz günlerde Hatay Valiliği tarafından önemli caddelerin bazıları trafiğe kapatıldı. İnsanların çok sık uğradığı yerlerde dezenfekte çalışmaları var. Ben bu konuda enfeksiyon hastalıkları doçentiyim. KOAH, zatürre, solunum yolu hastalıklarının nasıl ilerlediğini çok iyi biliyorum” dedi.
Hatay’da durum sakin diye rahat rahat oturmayacaklarının altını özellikle çizen Başkan Lütfü Savaşa, “Evrensel kuralları ve hijyen kurallarını yapmamız gerektiği gibi yapacağız. Benim teşhisim var; yani biz bu süreci deprem sürecinde 15 Ocak’tan itibaren çok ciddi yaşadığımızı düşünüyorum. Korona semptomlarını ben de yaşadım. Elâzığ’a gideceğim zaman rahatsızdım. Geldiğim gece sabaha kadar yatamadım ama ayakta atlattım, tedavi gördüm. Çevremdeki birçok insan semptomlarla ilgili 3 haftalık bir süreç geçirdi. O süreçte özellikle yaşlılar ve 65 yaş üstü vatandaşlarımız vefat etti. Başsağlığı için gittiğimde ve ölüm nedenini sorduğumda çoğunlukla; ‘Babam veya annem zatürreden öldü, KOAHtan öldü, yoğun bakıma girdi 2 – 3 gün sonra vefat etti veya akciğer teşhisi kondu’ gibi cevaplar aldım. 11 yıllık belediye başkanıyım ilk defa bu yıl solunum yolu enfeksiyonundan ölen insan gördüm” değerlendirmesi yaptı.
Zatürreden ateşin çıktığı ikinci gün insanların ölmesinin normal olmadığını savunan Savaş, “Hastalığı ilk periyotta geçirdik. Sınırdayız ve havaalanımız var. İran ve Avrupa’nın geçiş yolundayız. Oralarda o kadar çok insan ölürken, biz Türkiye’de atak geçirdik. Bu atak sürecinde virüsle karşılaşmayan insanlar, şimdi karşılaştığı zaman solunumu öldüğü için bunları hasta olarak tanımlayıp görebiliyoruz. Yurtdışından, Avrupa’dan veya oraya gidip gelen insanlarda veya yakın çevrelerinde temas ettiği kişilerde görebiliyorsunuz. Halk sağlığı enfeksiyon uzmanları bu konuda 2,5 aylık trende bakıp araştırma yapmalı. Toplumun yüzde 80’inde antikor olduğunu düşünüyorum. Yoksa Türkiye şu anda bu kadar relaks davranıp, bu kadar az hastayla karşı karşıya kalmazdı” açıklamasını yaptı.
Çin’de de ilk vakanın 19 Aralık’ta tanımlandığını, ama bundan 1 – 1,5 ay öncesinde vakaların görülmüş olabileceğini ifade eden Başkan Savaş, Gazeteci Saygı Öztürk’ün, “Hatay’da 500 bin Suriyeli yaşıyor. Ayrıca sınır bölgesi. Orada başka bir hastalık, enfeksiyon veya virüs var mı?” şeklindeki sorusuna “Suriye zaten dışarıya çıkmıyor. En son 33 şehit verdiğimiz günden itibaren dışarı çıkmıyor. Daha çok kapalı bir toplum olarak yaşıyorlar. Bu nedenle onlarda virüs bulaşma olasılığı daha düşük. Ancak İdlib bölgesinde bu vakaların olduğunu duyuyoruz. İran’dan gelen lejyonerler var. Onların bulaştırmış olabileceğini düşünüyorum. Ama Hatay’daki Suriyeliler arasında böyle bir atak görmedim” yanıtını verdi.
11 büyükşehir belediye başkanının yardım kampanyasının bloke edilmesini de değerlendiren HBB Başkanı Lütfü Savaş, “Belediye başkanları olarak daha çok vatandaşın derdine ortak olmak adına biz de hesap açmıştık, ama başlamamıştık. İçişleri Bakanlığı Ankara, İstanbul ve Antalya’da hesapları bloke etmiş. Öyle olunca biz de bu süreç içeresinde bu işi siyasete dönük mücadeleye dönüşmesin, hizmet ederken kavga etmeyelim diye noktaladık. Nakdi ve erzak konusunda destek veriyoruz. Bizim 65 yaş üzeri büyüklerimiz için oluşturduğumuz ve 12 ay boyunca hizmet veren sosyal doku ekibimiz var. Bu ekip 12 ay boyunca aktiftir. Orada hizmet eden sayımızı artırdık. Vefa grubuna da eleman istediler verdik. Yani biz bu olaydan CHP belediye başkanları olarak siyasi bir rant peşinde değiliz. Olağanüstü şartlarda, olağanüstü imkânlarımızı zorlayarak sıkıntılar geçene kadar hemşerilerimin dertlerini çözmeye gayret gösteriyoruz. Siyasi polemikle birbirimize sıkıntı yapacak zaman değil, hep birlikte bir olup, diri olup insanları ayakta tutmak için çaba sarfetmek için buradayız. Sadece ben değil tüm belediyelerin ve siyasi partilerin aynı istikamette olduğumuzu düşünmek istiyoruz” sözleriyle sağduyu çağrısı yaptı.