Siyaset özü itibarıyla aslında bir matematik işidir. Matematiksel işlemler, formüller, şekiller, bir sorun çözme işi olan siyasetin temel araçları arasındadır. Logaritma her ne kadar Matematikte kullanılan ve zoru kolaya çevirme argümanı olsa da, siyasette logaritma; oluşan, büyüyen, çoğalan ve çözüm bekleyen sorunları, adil, eşitlikçi, kalıcı bir şekilde çözme anlamına gelir. Siyaset Logaritması, olanla olması gereken arasında olabilirlik dengesini kurmaya çalışan bir formülasyondur.
Siyasetçi Matematikçi gibi olmalıdır. Öngörülü, uğraşan ve çözebilendir. Böylelikle karşı tarafa güven aşılamalı doğru ve dürüstlüğünü tescillemelidir. Seçmen ise sayılar gibidir. Her sayının değeri, rakamsal değerleriyle ölçülür. Siyaset matematik ilişkisi, Felsefe- Mantık, Hukuk-Sosyal Psikoloji ilişkisiyle aynıdır. Bunların tamamı siyasete kalite katan, çıtasını yükselten unsurlardır. Siyasetçi, Matematikçi gibi sonucu bilir, inandırmaya çalışmaz, ispat eder, böylelikle güven tesis eder. Siyasetin faaliyet alanı, başta ekonomi olmak üzere, politik, sosyal ve kültürel konulardır. Bu alanlarda oluşan sorunların, çözümü, halkın gönenci, hep matematiksel bir takım kavram ve formüllerle ilgilidir. Bilimsel ve ahlaki siyaset dediğimizde, zaten bu kast edilmektedir.
Oysa demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla sindirememiş, demokrasiyi salt sandık sonuçlarıyla açıklamaya çalışan siyaset, matematiksel yörüngesinden sapmış, logaritma ve benzeri çözüm araçlarını kullanmaktan vazgeçmiş, bir siyaset tarzı karşısında, formüle edilmemiş birçok olay ve olgu, gerçek yaşamı tedirgin edecek boyutlara ulaşır. Bağımsız ve tarafsız bir hukuk ve adalet anlayışından talimatla yönlendirilen ve hukuk sistemimize eklemlenen talimat hukuku; hukuk ve yargıya olan güven ve inancı nerdeyse sıfırlamıştır.
Cumhuriyetin kazanımları olan birçok ekonomik işletme ve fabrikanın, gelecek perspektifli bir şekilde düşünülmeden özelleştirilmesi, sonucu eksiye küçük, eşit olan bir ekonomik ve matematik terimi değil midir? Parlamenter yönetim anlayışını terk edip, dünyanın başka yerlerinde örneğine rastlanmayacak ve siyaset terminolojisi ve metodolojisinde anlam ve karşılığı olmayacak, partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, matematiğin seçkinci, kozmopolit ve dindarlıktan uzak dinci kümelerin kesişimi değil midir?
Ekonomideki sürekli kırılma ve dalgalanmaları, enflasyon, vergi, yatırım, istihdam, istikrar, ihracat ve ithalat konularında halkın, uzmanların ve bilim adamlarının tespit ve görüşlerine rağmen, sürekli iyi göstermek, denklemin her iki tarafını pozitif sayılarla çarpıp sonucu müspet göstermek, hangi matematiksel aklın işidir?
Dünyada dış politika da Amerika ve Rusya arasına sıkışıp, her ikisiyle de; geleneksel dış politika akışını, geniş açılı merkezden alıp, dar açılı çevreye oturtmak ve bundan maksimum fayda sağlamak boş küme değil midir? Yap- işlet-devret modelini, matematiksel ve fiziksel maliyet –fayda analizini terk ederek, belli başlı müteahhitlere, şehir hasta haneleri, otoyollar, köprüler, hava limanı ve benzerlerini yaptırtarak, bunları dövize endeksleyerek, zararı karşılamak ve bunu hazineden ödemek, hangi kesirsel ifade ile açıklanabilecektir?
Dibe vurmuş bir eğitim ve sağlık sistemiyle, atılım yapmak, dünya ölçeğinde rekabet edebilecek insan gücü yaratmak, genç ve dinamik insan gücünü, üretken yatırımlarda kullanarak, ekonomiye kanalize edebilmek için, çarpma sisteminde(1) bir etkisiz elemanını kullanmaktan ne zaman vazgeçeceğiz? Dini ve islam anlayışını, dincilerden kurtarıp, Kur-an’daki İslam’ı tesis etmek için, dini cemaat, vakıf ve tarikatları gerçek islamın hacmine almak için küpün şeklinin değiştirilmesine gerek var mıydı?
Barışı, kardeşliği, huzuru, dayanışmayı, paylaşmayı, adalet, hukuk ve ahlakı yeniden tesis etmek için, siyasetin yeni logaritmayla destekli bir algoritma yaratmasının zamanı gelmedi mi? Yani siyaset matematiği çözüm odaklıdır. Siyasette önermeler soluk aldırır. O halde rasyonel, ahlaki, hukuki ve bilimsel siyaset için, payları büyütelim, aksi takdirde paydadakiler büyürse, yukarıda saydıklarımız küçülür.