Yaratıcı Akıl; Eleştirel bakış açısını geliştirdiğinden, sosyal-psikolojinin temel argümanlarından eleştiri bu bağlamda yapılanmaktadır. Eleştiri: herhangi bir olay, olgu veya konunun tüm olumlu, eksik ve hatalı yönlerinin ortaya konulmasını sağlar. Eleştiri hep geliştirir ve olması gerekene yönlendirir. Sinema, tiyatro, edebiyat ve müzik alanlarında eleştiri, çok yönlü ve etkileyicidir. Eser; eseri ortaya çıkaranın değil, eleştirmenin gözünde yeniden yaratma, eksik gediğini bulma, daha rasyonel ve optimum yarar sağlama çabasının retoriğidir. Zaten sanatı hep yukarılara taşıma, halka gereği gibi yansıtma ve gerçekleştirme hep bu eleştirilerin başarısıdır.
Toplumsal yaşam perspektifinde eleştiri toplumsal bir dinamizmi oluşturduğu ölçüde toplumun emarını çeker, tanısını koyar, tedavisini gerçekleştirir. Eleştiri; çaba, derinlik, bilgi ve tarafsızlık ister. Beğenilmeyen pazıl parçasının, neden ve nasıl değişeceğini gösterir. Yani retoriktir. Siyaset Terminolojisinde eleştiri, siyasetin sunaklarında değil, onları üreten zeminlerde beslenir. Toplumsal sorunların iktidar maharetiyle çözümlenip, çözümlenmediğinden ziyade, eleştiri, sorunların neden-sonuç, amaç-sonuç ve rasyonel değerlendirme kısımlarıyla ilgilidir. Eleştirinin bir alt kümesi olan özeleştiri ise, eleştiri bilgi ve becerisini geliştiren, bireye oldukça katkı sağlayan bulunmaz bir kaynak niteliğindedir. Gelişmiş batı toplumlarında özeleştiri, toplumsal bakış karşısında salt bir özür dilemenin ötesinde kurumsallaşmış bir demokrasi kazanımıdır. Özeleştirinin böylesine değerli olduğu toplumlarda, eleştiri kültürü toplumsal refleks haline gelmiş, ortak akıl jargonu, eleştirinin kazanımlarından oldukça faydalanmıştır. Bu toplumlarda ortalama(vasat) insan sayısı, toplumsal şablonu bozamayacak kadar az olduğundan, siyasi iktidar sahipleri, toplumun haklı ve kararlı eleştirel talepleri karşısında siyasi bedel ödeyerek karşılık verdiğinden, siyasetin, toplumun kimyasını bozmasına izin verilmemektedir. İktidar; toplumsal eleştiri karşısında hep yeniden değerlendirme ve çıkarımlarda bulunma çabası yanında, kendini yenileme, düzeltme ve doğru olana yöneltme konularında başarılı sınavlar vermektedir.
Ortalamanın yükselmesi, ortalama insanın yönetim kademelerinde görev alması, özeleştiri mekanizmasını ortadan kaldırırken, eleştirinin önüne setler çekmeyi ihmal etmemiştir. Biat ve itiat kültürü ortalamanın yükselmesine neden ve kaynaklık ederken, eleştiri ülkemizde adeta sürgün edilmiştir. İktidar sahiplerinin eleştiriye kulak tıkayıp, yaptıkları hata ve yanlışlar nedeniyle özeleştiri mekanizmasını ”Allah af etsin” cümlesine sıkıştırmaları, siyasetin kısır ve üretimsiz yansımalarıdır.
İnsanı devlete ve üçüncü kişilere karşı koruyan hukuk, eleştirinin sosyal-psikoloji içindeki birincil yerini ne yazık ki, ülkemizde koruyamamış, eleştiri adeta bir tehlike olarak görülüp cezalandırma yoluna gidilmiştir. Sosyal Medya hesaplarının özgürlük, eşitlik bağlamından koparılıp, güvenlik bağlamında değerlendirilmesi yanlışı, eleştiriyi dışarı itmiş, sanal korku psikozu, toplumu eleştiri noktasında tecrit etmiştir. Ortalamanın görünen yükselişi, eleştirel bakışı köreltmiş, biat ve itiat kök salmaya başlamıştır. Yapılan her eleştiri bir hakaret ve olumsuzlama olarak algılanmış, özeleştiri mekanizması çalışmadığından, “benden iyisi yok” anlayışı egemen olmaya başlamıştır.
Toplumsal uzlaşı; eleştiri ve tartışmanın kesim noktası olmasına rağmen Türkiye çok önemli ve hayati konularda bu uzlaşıya sırtını dönmüş, eleştiri yaygınlaşmadan kaynağında kurutulmuştur. Ortalamanın yükselişi, ortak akıl ve niteliğin çok ötesinde olmuş, yeni bakış açıları ve yeni değerlendirme semptomları, ortalama için bir tehlike arz ettiğinden, bunlar birer patoloji olarak öne sürülmüşlerdir. Yani eleştiri öldü, yaşasın yeni düzen…