Türkiye’ye Kim, Ne Zaman Parmak Salladı?

 

 

 

 

 

Son haftalarda artan ölçüde ‘Kendi ayağına sıkan’ bir yönetim tarzını benimser hale geldik. RezaZarrab’ın derdi her nedense tüm Türkiye’yi deler hale geldi. Sanki NATO’dan Türkiye’ye tehdit varmış gibi ‘NATO tarihinde görülmüş en büyük rezalet!’ diye, Norveç’te sanal âlemdeki bir olayı büyütüp arşı alaya çıkardık. Peki patırtıların, bu bağırıp çağırmaların Türkiye’ye ne yararı oldu? Ya da yararı mı oldu, zararı mı oldu?

Döviz fırladı gitti. Dövizle birlikte dışarıya bağımlı olduğumuz petrol maliyeti ve altın-gümüş gibi değerli madenlerin fiyatı yükseldi. Üretimde kullanılan ithal ara malların maliyeti yükseldi. Teknolojik ürünlerden kozmetiğe kadar, ulaşımdan zirai ilaçlara kadar her şey zamlandı. Bu zam yükü ise bağırarak devlet yönetmeye çalışanlardan daha çok vatandaşa biniyor!

‘Dünyanın 16. Büyük Ekonomisi Türkiye’nin Zarrab’la ilgili telaşının anlaşılamadığını, bu konu hakkında milletin aydınlatılması gerektiğini son köşe yazımda açıklamıştım. Aksi takdirde sosyal medya komplo teorileriyle kirletiliyor. İnanmak istemediğimiz bu konuda bir Allah’ın kulunun çıkarak milleti tatmin edecek ciddi bir açıklama yapmasını bekliyoruz!

NATO’daki meseleye gelince: Cumhuriyet’imizin kurucusu ve aziz milletimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hakarete maruz bırakılacak şekilde düşman tarafta gösterilmeleri tek kelimeyle kabul edilemez. Bunun için yapılan ilk tepkiler normal ve destekliyoruz. Nitekim hemen peşinden rezalet önlendiği gibi, hem Norveç’ten hem de NATO’nun en üst düzey yöneticisi Genel Sekreter Stoltenberg’ten özür geldi.

Bu ‘rezaleti’ ne bir NATO devleti, ne de NATO’nun kendisi bizzat yapmadığı gibi, teklif dahi etmemiştir. Etmez de! Ne diye durduk yere böyle bir tartışma yaratsınlar? Sakın ha bir boşboğaz çıkıp da ‘Bütün dünya bize düşman ya, unun için!’ demesin. Zaten bütün dünya bize düşman ise, o zaman güzel yurdumuzu yönetenlere ‘Neden herkesle düşman olduk?’ diye sorulmaz mı?

Bir diğer ‘paranoya’ haline sokulan şey de iki de bir Türkiye için en üst düzey zevattan ‘Türkiye artık parmak sallanacak ülke değildir!’ şeklindeki ifadedir.

Yaklaşık 1974’ten beri Türk dış politikasını meraklı bir turşucu olarak çok yakından izliyorum. Türkiye’nin son 220 yıllık tarihini çok iyi etüt ettiğim gibi bu zaman dilimini kapsayan birkaç tane de kitap yazdım. Yaşadığım ve incelediğim süre içerisinde, en azından Cumhuriyet döneminde, özellikle de AKP dönemi öncesinde her kim ki Türkiye’ye parmak sallamaya kalktıysa cevabını alıp yerine oturtulmuştur. İçlerinde siyaseten uzlaşamadığım kişi ve partiler de dâhil bunlardan bazıları şöyledir:

– II. Dünya Harbi sırasında her iki taraf da Türkiye’yi yanına çekmek için ya sakalının altından geçti, ya da tehditvari konuştu ama Cumhurbaşkanı İnönü, hepsini savuşturup, neredeyse tüm çevresinde savaş olan Türkiye’yi bu savaş cehennemine sokmadı, sokturtmadı.

– II. Dünya Harbi sonrası komünist Sovyetlerin Lideri Stalin, Boğazlar ve Ardahan konusunda hak iddiasında bulundu. İnönü “Dünya yıkılır, yeniden kurulur, Türkiye yerini alır!” diyerek, Stalin’e papuç bırakmadı.

– Benzin de dâhil işlenmiş petrol ürünlerin yüksek karla Türkiye’ye satan ABD ve İngiltere’den rafineri kurulmasını teklif eden Demirel’e negatif cevap verilince, çare Sovyetlerle işbirliği sonucu rafineri kurularak bulunur. Parmak sallansa da, aldırış edilmez.

– 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ‘Parmak sallanacağı’ biline biline yapıldı. Ama Ecevit-Erbakan hükümeti dikkate bile almadı.

– Türkiye’de afyon ekiminin yasaklanmaması üzerine ABD, ‘parmak sallayıp’ Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı. Ama ABD’nin bu hareketini sallayan olmadığı gibi, bu musibetle Türk savunma sanayii harekete geçti.

Son Söz: Bir de Temmuz 2003’te parmak sallama değil, gözümüzün hatta yüreğimizin içine saplanan, Türk askerinin başına çuval geçirme hadisesi var. Bugün parmak sallamaktan bahsedenler nota bile verememiş, ‘Ne notası, müzik notası mı?’ diyebilmişlerdi. Gerilim yerine sağduyulu, sakin ve tarihe saygı duyan bir yönetim bekliyoruz. Gerilim, milleti yordu!

Bir cevap yazın