Prof. Bülent Daver, ‘Siyaset Bilimine Giriş’ adlı eserinde ‘Sağlam, güvenilir ve özgür bir toplum kurmanın yolu insanları aydınlatmaktır. Aydınlatma insanları şartlı reflekslere sürüklemek için değil, onlara gerçeği göstermek, gerçeğin her yönünü tanıtmak ve sırf gerçeği bildirmek için yapılan fikri bir çalışmadır. Ve bu özelliğiyle propagandadan tamamıyla ayrılır. Propaganda zihinleri eninde sonunda esir etmeyi amaçlar, eğitim ve aydınlatma ise, kurtarır” demektedir.
Propaganda genellikle partilerin açıklamış oldukları seçim beyannamelerine dayanır. Her parti seçmen tutum ve davranışlarını değiştirmek için ekonomik parametrelerin ve değişkenlerin fonksiyonel ilişkilerini iyice etüt etmeden bol keseden vaatlerde bulunurlar. Aslında siyaset devletten çok iktidarı konu aldığından, iktidar sahiplerinin iktidarlarını sürdürebilmek için gerekli ve yeterli şartları seçmeni bir şekilde kendi tarafına çekmek yada kendi seçmenini elinde tutmaya çalışmaktır. Bunun için kullandıkları propaganda yöntemlerinden biri de Arivizm’dir, yani amaca ulaşmak için kullanılan her araç meşrudur.
İktidarın gücü kullanmadaki başarısı ve becerisi, yani Arivist tutumu seçim başarısının ölçütü olur. Ancak bu durum genellikle yönü batıya dönük bir gemide hep doğu ya doğru koşmayı tercih eden bizim gibi toplumlarda görülür. Öyle ki; ülkede sırf seçmen davranışları değişmesin diye cahilliği savunan proffesorlerin, küçük yaşlardaki kız çocuklarının evlenmesine fetva veren, sahte din adamlarının, hastalıkların çözümünü üfürükçülükte ve alternatif tıp uydurmasında arayan ve bunları destekleyen kimi şarlatan tıp adamlarının dini ve ahlaki değerleri siyaset meydanların da, propaganda aracı yapan siyasetçilerin yoğun bulunduğu, gelenekçilikle- modernlik arasına sıkışmış, yön arayan bu toplum; toplum olmaktan evrilerek hızla topluluğa doğru yol almaktadır. Böyle bir toplumu aydınlatmak çaba ister, yürek ister ve emek ister. Oysa propaganda araçlarını kullanarak zihinler kolaylıkla esir edilebilinir. Bunun örneklerini geçmişe bakarak sayfaları çevirerek bulabiliriz. Yine bir seçim döneminde, Türkiye’ye vaat edilen ileri demokrasiydi. Daha sonrakinde Yeni Türkiye oldu. Şimdi ise, demokrasiyi üst liglere taşıma vaadi…
Bunun yerine insanları aydınlatma ekseninde çaba gösterilseydi seçmen şunu rahatlıkla kavrayabilecekti; İleri demokrasi, Yeni Türkiye, Üst liglerdeki demokrasi yerine temel hak ve hürriyetlere dayalı katılımcı ve çoğulcu demokrasi, tüm kurum ve kuralların işlevsel hale getirilmesiyle mümkündür. Olaya buradan bakınca iktidarın seçim beyannameleri genellikle duygusal propagandaya dayanarak, bir öncekinin taklidi şeklinde sunulmaktadır. Muhalefet partileri ise, aydınlatmacı yanı biraz kullanarak seçmeni bilinçlendirme bağlamında daha çok realist propaganda yöntemini seçmekte, iktidarın eksik ve hatalı yönleri üzerinden beyanname hazırlayarak millet huzuruna çıkmaktadırlar. Yasaklı ve OHAL şartlarında yapılacak bir seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, siyaset etiği hukuku ve felsefesine aykırı olacaktır. Eşitsiz ve adaletsiz bir ortamda yapılacak bu seçim, adil seçim kavramına gölge düşürecektir.
Daha şimdiden taraflı ve yönlendirici havuz medyası, arivist rolünü çok iyi şekilde oynamakta, muhalefet partilerinin çalışma ve kampanyalarını, ekranlara taşımamakta ve sayfalarında göstermemektedir. Ülkeyi propaganda süresince söylemle muasır medeniyet seviyesine çıkarma yerine, daha özgür, güvenilir, sağlam, tutkulu ve birlikte yaşama kültürüne aşık, bireyleri paragraf konusu yapmak çok daha inandırıcı olacaktır. Seçim Beyannameleri bu kapsamda değerlendirildiğinde, muhalefet partilerinin kalıcı ve vazgeçilmez devlet aygıtını öne çıkardıklarını, iktidarın ise hükümet ve iktidar tandanslı bir beyanname ve propaganda sürdürdüğü görülecektir. Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, seçim kampanyaları boyunca, zaten derinleşen toplumsal sorunları kaşımadan, toplumumuzu, topluluklara dönüştürmeden adil ve eşit bir seçim hepimizin arzusudur. En azından dillere pelesenk yapılan muasır medeniyet düzeyinde olan ülkelerdeki gibi tüm liderlerin herhangi bir televizyon ekranında çağdaş bir şekilde tartışarak proje ve programlarını ortaya koymaları ve takdiri millete bırakmaları artık kaçınılmaz olmuştur. İşte sana demokrasi tanımı…