İskenderun’un her yanında enkaz görüntüleriyle yaşamaya alıştık.
Yıkılanlar, depremde yerlebir oldu.
Peki ya sonra?
Yıkık-dökük binalar.
Kurtarılmayı bekleyenler.
Yamulan binalar.
Karar verilemeyen binalar.
Ve…
Adeta ‘Beni yıkın’ diyen binalar!
Depremin ardından 10 ayı geçen süre içinde yıkılmaya devam eden binalar yüzünden, toz bulutu içerisinde yaşar olduk.
Çarşıya iniyoruz.
Yıkılan binalar yüzünden yol kapalı.
Pınarbaşı Caddesi’ne girin böyle.
Şehit Pamir Caddesi aynı.
Kanatlı Caddesi de yıkıma direniyor.
Çay Mahallesi.
Atatürk Bulvarı da öyle.
Nereye giderseniz gidin, yoğun gündemin arasında enkaz yığınları hiç bitmiyor.
Bir yanda çarşı hareketli.
Bir yanda yıkılan bina tehlikesi!
Bir yanda İskenderun Ekonomisi yorgun.
Bir yanda yıkım yüzünden kapanan yollar.
Bir yanda esnaf can çekişiyor.
Bir yanda da yıkımlar korkutuyor.
İskenderun direniyor!
Halimizi anlatmaya kelimeler yetersiz.
Ama..
Her gün yıkılıyoruz!
Velhasıl-ıl kelam…
İskenderun, gıdım gıdım enkaza dönüyor!