Sarılamıyorum sana!

Yine hasret kokusu sardı tüm benliğini!

Koşar adımlarla gitti.
Yine ormana doğru kendini atarken, ağaçların arasındaki patika yolda yürüdüğünde huzur buluyor.

Mis gibi bir hava.
Yapraklar şarkı söylüyor.
Milyonlarca yaprak!

Böylesine güzel kadına, özel besteledikleri bir şarkı bu!

Her adımında bir film karesi!
Gülümsüyor.
Tatlı bir hüzün çöküyor bazen!
Ne güzel esiyor rüzgar.
Yürüdü, yürüdü, yürüdü…

Bir yol ayrımı gibi görmese de; kendi ruhunu dinlediğinde ‘Seviyorum işte’ gerçeğini bencillik olarak görüyor kendine!

Yola baktı o an.
Kuruyan yaprakların hışırtısına daldı.
Çok derin bir iç geçirdi.
“Elbet bir gün!” deyiverdi.

Peki, neden bu direnç?
Cevabını vermek istemedi!

Değil aslında…
Gerçekler korkutuyordu onu!

Toprak yol çok daha uzun gibiydi sanki; hızla geçen zaman içinde kalbine kilit vurmasına rağmen, ruhunun hissettiklerine engel olamıyordu bugün.

Derin bir nefes aldı.
Tebessüm ederken, iki elini açtı.
Gökyüzü masmavi.
Nasıl da huzur kapladı içini.

Tane tane konuşuyordu artık:

“Çok uzaklardasın.
Sarılamıyorum sana.
Dokunamıyorum da.
Olsun!
Ruhunu hissediyorum.
Seviyorum seni!”

Epey yürümüş.
Med-Cezir gibi duyguları!

“Ehhh” dedi.
Yine de duygularının hakimiyetini kaybetmek istemiyordu!

Uzun bir yola çıkacak.
Gitse özlem!
Kalsa özlem!

Mutlu olduğu yere kararını vermiş ama!

* * *

İyi Pazarlar!
Hikayelerdeki, hep mutlu olan taraf olun dilerim.
Sevgi sınır tanımaz!