Bizi de yaz abi!

Doğru söylüyorlar ama hep de gözardı ediliyorlar.

Her gün görüyorsunuz.
Görmüyorsunuz!

Her gün karşılaşıyorsunuz.
Karşılaşmıyorsunuz!

Her gün konuşuyorsunuz.
Konuşmuyorsunuz!

Her gün bunları yaşarken, böyle bir çelişkinin nasıl oluştuğunu ancak sakin bir kafayla düşündüğünüzde anlayabiliyorsunuz.

Her köşe başı aynı tablo!
Her trafik ışığı aynı tablo!
Her cadde aynı tablo!
Her cami önü aynı tablo!
Her kafe önü aynı tablo!
Her alışveriş merkezi önü aynı tablo!
Her restaurant önü aynı tablo!

Dilendirilen çocuklara bakın.
Zoraki bir tebessüm var!
Oyun çağlarında bir travma yaşıyorlar!

Çocukların duygu sömürüsüyle böyle sokağa salınmaları yüzünden, bir süre sonra çocukların hırçınlaştıklarını gördüğünüzde şaşırmayın.

Kim bu çocuklar?

Sayıları her geçen gün artıyor.
Gerçekten çok üzücü!
Okulda olmaları gerekir, sokakta değil!

Caddede karşılaşıyorum.
Trafik ışıklarında karşılaşıyorum.
Pırıl pırıl yüzleri var.

Bazıları para istiyor.
Bazıları mendil satıyor.
Çok da ürkekler!
Sohbet ediyorum zaman zaman.

İçlerinden biri gazeteci olduğumu öğrendiğinde, ‘Ne yapalım abi!’ dedi ve her gördüğünde de ‘Gazeteci abi’ diye sesleniyordu.

Son gördüğünde dedi ki:
“Bizi de yaz abi!”

‘Kimseye kötülüğümüz yok’ derken acıklıydı!
Çocuk yüreği işte!!!

Onların yeri, okul.
Onların yeri, çocuk oyun parkı.
Onların yeri, sımsıcak yuva.

Çocuklara yazık etmeyin!!!