Türkiye İşçi Partisi(TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, ‘Can Atalay’a özgürlük” sloganıyla Arsuz’da düzenlediği halk buluşmasında ‘Can Atalay’a özgürlük mücadelesi, Hatay’ın özgürlük mücadelesidir” dedi.
Gezi Davası tutukluluğu nedeniyle Silivri Cezaevi’nde bulunan ve genel seçimlerde 28. Dönem Hatay Milletvekili seçilmesine rağmen serbest bırakılmayan Avukat Can Atalay için özgürlük çağrısının Arsuz Kent Meydanı’ndan yükseldiği buluşmada Erkan Baş, Hatay halkının seçimde iradesini ortaya koyduğunu ve bir tane Can Atalay’dan korkanlara, Hatay’da bin tane, on bin tane, 70 bin tane Can Atalay olduğunu göstereceklerini söyledi.
Genel Başkan Erkan Baş’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Bu ülkede iki tarz siyaset var. Birileri siyaseti sadece kendi kişisel amaçları için, kendilerini o koltuklara oturtan patronlara, tarikat liderlerine, cemaat liderlerine hizmet etmek için, seçimden seçime siyaset yapıyor. Bir de bizler gibi sayısının azlığına, düşmanın çokluğuna, içinde bulunduğumuz duruma bakmadan, halkın ihtiyacı ne ise onu gerçek kılabilmek için, halkın hakkını alabilmek için mücadele eden insanlar var. İşte Can Atalay’a özgürlük mücadelesi bu yüzden bu ülkenin özgürlük mücadelesiyle bir ve aynı şeydir. Can Atalay’a özgürlük mücadelesi, Hatay’ın, İskenderun’un, Arsuz’un özgürlük mücadelesidir. Bizim insan gibi yaşama mücadelemizin bir parçasıdır.
Hataylılara yürekten teşekkürler
Biz depremden önce de Hatay’daydık, depremde de Hatay’daydık, seçimden sonra da Hatay’dayız. Çünkü biz zaten Hataylıyız, biz zaten Hatay halkının, Antakya halkının, bu ülkenin dört bir yanında emeğiyle, alın teriyle yaşayan yurttaşlarımızın içindeyiz. Bizi onlardan koparmak için o zindan duvarlarını koyuyorlar, bizi onlardan koparmak için arkadaşlarımızı zindanların arkasında tutmaya çalışıyorlar, işte biz o yüzden o zindanları yıkmak zorundayız. O yüzden Can Atalay’ı özgürlüğüne kavuşturmak zorundayız. Buradan, Hataylılara, hepinize, sizlerin aracılığıyla sesimizin ulaştığı tüm yurttaşlarımıza yürekten teşekkür etmek istiyorum.
Gezi aynı zamanda Hatay ile anılır
Gezi bu ülke tarihinin en haysiyetli, en onurlu halk hareketlerinden bir tanesidir. Yine, ‘Ben bu ülkeyi istediğim gibi yönetirim, istediğim yeri yıkarım, istediğim yere rant için ne gerekiyorsa yaparım, sen düşünemezsin, konuşamazsın, benim istediğim gibi düşüneceksin, benim istediğim gibi konuşacaksın’ diyen bir iktidara karşı bu ülkenin dört bir yanında on milyonlarca yurttaşın ayağa kalkışının adıdır Gezi Direnişi. Ve Gezi, elbette ki Taksim’deki Gezi Parkı ile anılır ama biz biliyorduk ki Gezi aynı zamanda Hatay ile anılır, ‘Gezi aynı zamanda en güzel çocuklarını bu ülkenin özgürlük mücadelesine feda etmiş Hatay’dır’ demiştik. Ali İsmail için, Abdocan için, Ahmet Atakan için Can Atalay burada aday oldu, Hatay halkı evlatlarını üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen evlatlarını unutmadığını bir kez daha gösterdi ve biz Gezi’de yitirdiğimiz tüm kardeşlerimizin hesabını sormak için Can’a görev verdik, yetki verdik, sorumluluk verdik.
Atalay’ın tahliyesini bilerek geciktiriyorlar
Biz, tüm hukuksuzlukların, yolsuzlukların, hırsızlıkların ancak ve ancak örgütlü bir halk iradesiyle engellenebileceğini bizim canlarımızı alan bu iktidardan hesap sorulması gerektiğini bilerek bir hak mücadelecisini, hak savunucusu bir avukatı Hatay’da aday gösterdik. Ve Hatay halkı dedi ki ‘Evet biz kaybettiğimiz canlarımızı belki geri getiremeyebiliriz ama bu ülkede bir daha bunların yaşanmaması için bu süreçte sorumluluğu olan, 3 kuruş 5 kuruş para kazanacak diye on binlerce insanın evlerini kendilerine mezar eden bu alçaklardan hesap sorabilecek bir milletvekiline ihtiyacımız var’. O yüzden Can Atalay seçildi ve bakın bugün öyle bir alçaklıkla karşı karşıyayız ki, işledikleri suçların üzerini örtmek için, delilleri karartmak için, o süreçte yaptıklarının üzerini örtmek görülmez kılmak için, sonunda mutlaka tahliye kararı vereceklerini bilmelerine rağmen Can Atalay’ın tahliyesini geciktiriyorlar.
‘O iradenin arkasında 70 bin Can Atalay oyu var’
Burada hepimize bir görev düşüyor. TİP Parti Meclisi adına söylüyorum, biz Can çıkana kadar bütün imkanlarımızı, bütün gücümüzü, birikimimizi, enerjimizi Hatay’daki her tür haksızlığa, hukuksuzluğa karşı direnişe, Hatay halkının her tür derdini elimizden geldiğince, gücümüz yettiğince çözmek üzere seferber olacağız. Sorumlusu iktidardır, suçlusu iktidardır ama biz Hatay halkının seçilmiş vekilinin çalışmasını engelliyorlar diye bahane sunmayacağız. Bütün olanaklarımızla sevgili Can Atalay’ın şu anda engellenen görevini yapabilmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız ama yetmez arkadaşlar, bunu hep birlikte yapmamız gerekiyor. Bizim bu toplantılarımızın bir tane amacı var, bu toplantılara katılan bütün arkadaşlarımızın şu bilinçle ayrılmasını istiyoruz: Madem, bunlar Can Atalay’ın görevini yapmasına izin vermiyorlar, o zaman biz hep beraber, her birimiz Can Atalay kadar çalışacağız. Onlar bir tane Can Atalay’dan korkuyorlarsa, Hatay’da bin tane, on bin tane Can Atalay olduğunu hep beraber göstereceğiz. 70 bin Can Atalay oyu var o iradenin arkasında.
Yan yana, kol kola gireceğiz ve sesimizi daha güçlü bir biçimde çıkartacağız”
Hukuken, Can’ı bir saat sonra cezaevinde tutabilecek hiçbir durum yoktur. İki gün önce Yargıtay’a yaptığımız başvurunun ilk neticesini aldık. Savcı bir tebliğname yazdı, kendi talebini yazdı, savcı diyor ki ‘Can Atalay’ı çıkarmayın’. Arkadaşlar ne olur hepiniz o tebliğnamenin Can ile ilgili bölümünü okuyun ve bunu bütün yurttaşlarımıza anlatın. Ne yapmış biliyor musunuz savcı? 16. Yargıtay Ceza Dairesi’nin bir kararını gerekçe göstermiş. Bu tebliğnameyi yazan savcı, binlerce karar içerisinde bir tane karar bulmuş, dosya numarasını yazmış. Diyor ki, ‘Bu dosyaya, bu karara göre Can Atalay’ın tutukluluğunun devam etmesi lazım’. O davada Yargıtay’ın verdiği karar üstüne AYM’ye itiraz edilmiş ve itirazda denmiş ki ‘Bu karar yanlış, derhal tahliye kararı verin’. O kadar hukuksuzlar ki, o kadar çaresizler ki bu kadar çürük delillerin üzerine Can Atalay’ın sözde tutukluluğuna yasal kılıf bulmak için o kararı kullanmaya çalışıyorlar. Bu memlekette hukuku sağlamanın, bu memlekette yasaların uygulanmasının sağlamanın, Anayasa’nın uygulanmasını sağlamanın biricik yolu var. Biz yan yana geleceğiz, kol kola gireceğiz, her tür haksızlığa her tür hukuksuzluğa karşı sesimizi daha güçlü bir biçimde çıkartacağız.
‘Hatay’a bir dahaki gelişimizde Can ile beraber olacağız’
Bir taraftan yaşadığımız acıları unutmak mümkün olmayacak biliyorum. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi, evlatlarımızı getirmek mümkün olmayacak biliyorum ama Hatay’ı bizim Hatay’ımız olarak yeniden inşa edeceğiz. Burada hırsızlıklar yapılmasına, yolsuzluklar yapılmasına, birilerinin servetine servet katıp halkı yoksulluğa mahkûm etmesine izin vermeyeceğiz. Hatay yeniden bizim Hatay’ımız olacak; Hataylıların, Hatay’da emek verenlerin Hatay’ı olacak. Bir taraftan milletvekilimizi hapsettikleri o zindan duvarlarını yıkacağız, Hatay’a bir dahaki gelişimizde Can ile beraber Hatay’da olacağız, hep beraber buluşacağız burada ve büyüttüğümüz, tüm Türkiye’ye örnek olacak bu mücadelenin sonucunda inanıyorum ki Türkiye’de Saray Rejimi’nin nasıl yıkıldığının tarihi anlatıldığında orada Hatay diye özel bir madde olacak.
Hiç kimse ama hiç kimse tereddüt etmesin, Can çıkana kadar TİP bütün gücüyle, bütün olanaklarıyla burada olacak. Can çıkacak, mücadelemiz daha da büyüyecek ve hep beraber başaracağız. Bu ülke bizlere yakışır bir ülke haline gelecek. Hepinize bu kutlu mücadelede başarılar diliyorum, yolunuz açık olsun, hepimize kolay gelsin!