Kadıköy Vapuru

Koşuşturmaca.
İnsan seli adeta.
Kapılıyorsun!

Ağır ağır vapura binenler.
Tam da o an!
Denizin kokusu sarıveriyor etrafı.
Hafif rüzgar.
Nasıl da dalgalanıyor saçlar.

Akın var vapura akın.
Yer kapma yarışı dikkat çekiyor.
Oturanlar mutlu.

Ne güzel bir tablo oluşuyor vapurda; samimi ve güzel insanların nezaketi hayran bırakıyor.

Hareket saati.
Martılar da bu anı bekliyor.
Simit saati artık.
Dalgaların hışırtısıyla yolculuk zamanı.

Martılar, atılan simitleri havada yakalarken sevinçten adeta dans ediyorlar.

Sohbet edenler.
Düşünceli haller.
Gençler.
Çocukların cıvıl cıvıl oyunları.
Ayrı bir huzur.

Hayaller.
Uzaktaki sevdiklerin.
Hayatın kareleri.
Adeta bir film şeridi gibi!

Tam da dalıyorsun ki…
Tatlı bir keman sesi kapladı vapuru.
Gözlerin kapanıyor nağmelerle.

“… Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu”

Oldu mu şimdi?
Gönül tellerine dokunuverdi şarkı.

İstanbul’un büyüleyici güzelliğiyle birlikte, kemancının nağmeleri duygusal bir hava estirmeye başladı.

Kemancı bu, çalmadan olur mu?
“Unutulmaz bu acı
Dertli dertli çal kemancı”
Mest etti!

Burası ‘Kadıköy Vapuru’.
Kavuşmaya götürür seni.
Bazen de ayrılıklara!

İyi pazarlar.
Çal kemancı bir daha, bir daha çal.
Nağmeler, hep SEVGİ yaysın.

Hadi siz de binin.
Bu vapurda hepimize yer var!

Bir cevap yazın