En sağlam kilidin bile anahtarı ‘SEVGİ’dir!

Bu hikâye, hiç de yabancı olmadığımız ve önüne geçemediğimiz bir konuyu anlatıyor.

Daha çocuktu.
Birkaç yıl bile geçmemişti.
Çocuk doğurdu!

Evlilik, onun için oyuncak mıydı?
Ya da…
O mu evliliğin oyuncağıydı?

Cevabını ancak kendisi verebilirdi!
Gel de işin içinden çık hadi!

Günler, haftalar, yıllar derken; çocuğu olan bir çocuk olarak yaşamın gerçekleriyle karşılaştı!

Büyüdükçe serpildi.
Güzel bir kadın.
Kaderinin sürüklediği yolculuk başlamıştı bir kere.

Bazen çocuksu mutluluk.
Bazı geceler gözyaşları.
Bir yerlere sürükleniyordu artık!

Kabul etti gerçekleri.
Başka ne şansı olabilirdi ki?
Yola çıkmaya itilmişti bir kere!

Yıllar, yılları kovaladı.
Uzaklarda.
Çok çok uzaklarda.
‘Kaderim bu’ derken ağlamaklıydı!

Karşılaştığı her zorluk; onu çok güçlü bir kadın olmaya iterken, herkesin takdirini kazanan bir isimdi, çizdiği yolda.

Çocuklarıyla birlikte büyüdü.
Kendisi de çocuktu.
Çocukları da onun gibi çocuktu!

Ülkesinin prensesiydi artık.
İnanamıyordu zirvedeki yerine!

Büyüyünce, kalbi de büyümüştü.
Sevdi.
Aşık oldu.

Yani…
Yeni bir hayata yelken açarken, mutluydu.

Yıllar sonra yine hayal kırıklığı.
Zor yıllar.
Kalbi kırıldıkça kırılıyordu!

Bir gün!
Kalbini kilitleyip, anahtarını da denize attı!!!

Taaa ki…
Ummadığı bir anda; kalbi pır pır edince, şöyle bir gerildi!

Ama…
Kalbinin kilidi sağlamdı, iyi biliyordu.

Yine de başaramadı!
Sevgiyi en derinine kadar hissettiğini anladı.
Düşündü, düşündü, düşündü…

Gecenin bir saatinde uyanıverdi.
Anladı ki…
En sağlam kilidin bile anahtarı ‘SEVGİ’dir!

Yapamadı!
Kaçtı, ve…
Sevgiyi de kalbine kilitledi!
Açmamak üzere!!!

Bir cevap yazın