Vücudun tüm sistemini etkiliyor!

İskenderun Palmiye Hastanesi İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Şerif Yılmaz; adet düzensizliğinden, kolon kanserine giden ve çok geniş bir yelpazede yer alan anemi (kansızlık) hastalığı hakkında bilgiler verdi. Hastalığın tedavisinde en önemli aşamanın; aneminin nedeninin tam olarak araştırılması ve nedene yönelik tedavi yaklaşımı olduğunu belirten Yılmaz, hastalığın kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görüldüğüne dikkat çekti.

“Anemi Hemoglobin değerlerinin altında kalma durumudur’

Kanda bulunan ve kırmızı kan hücresi olarak bilinen alyuvarların İnsan hayatı için önem taşıdığını belirten Şerif Yılmaz, anemi hastalığının bu kan hücrelerinin içinde bulunan hemoglobinin altında kalması sonucu oluştuğunu söyledi.

Yılmaz, “Alyuvarlar için; demir, folik asit ve B12 vitamini çok önemlidir. Kan hücrelerinin yapısında oksijenin taşınmasını ve bu hücrelerin kırmızı renkte olmasını sağlayan ‘hemoglobin’ maddesi vardır. Nefes alırken akciğerdeki oksijen, hemoglobinin yapısına bağlanarak hedeflere taşınır. Anemi, hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalması durumudur. Dünyada aneminin görülme sıklığı kadınlarda yüzde 30-40, erkeklerde yaklaşık yüzde 20′dir” açıklamasında bulundu.

“Derin anemilerde kan nakli ihtiyacı doğabilir”

Toplumda anemi türleri içinde en sık görülen demir eksikliği anemisinin olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Şerif Yılmaz, “Demir eksikliği anemisi, demirin yiyeceklerle alımının ya da barsaklardan emiliminin az olması sonucu oluşur. Bu tür anemide alyuvarlar daha küçüktür. Bu aneminin başlıca sebepleri; fizyolojik kan kayıpları (bayanlarda adet görme: her ay yaklaşık 30-80 ml kayıp), patolojik kan kayıpları (mide, barsak kanaması gibi), yetersiz gıda alımı (iştahsızlık, kanser, kilo verme çabası gibi), gıdalarla alınan demirinin yetersiz emilimi (incebarsak hastalıkları, çölyak gibi) şeklinde sıralanabilir. Hamilelik sırasında da demir gereksinimi artar alınan demir miktarı sabit kalır, bu nedenle yeterli depo demiri olsa bile annede zamanla demir eksikliği ortaya çıkar. Bu durumdan bebek de etkilenecektir. Gıda demirinin yetersizliğine yol açan hastalıkların başında çölyak hastalığı gelir. İncebarsak emilim yüzeyinin bozulmasıyla oluşan değişiklikler sonucu gıdalardaki demir işlenemediğinden anemi oluşur. Kan veren kişilerde de yine aynı şekilde demir eksikliği anemisi ortaya çıkabilir. Adet gören kadınlarda bu bir defalık kan bağışı demir depolarının boşalmasına yol açabilecek iken, yetişkin sağlıklı bir erkekte 3-4 kez kısa aralıklı kan verdikten sonra aynı durum ortaya çıkabilir. Gerektiğinde demir tedavisi verilerek düzeltilebilen kan bağışı tutumu, son derece hayati bir konudur. Bu anlamda erişkin sağlıklı bireylerin kan bağışından çekinmemeleri gerekir. Öte yandan özellikle et yemeyen vejetaryen kişilerin gıdalar ile yeterli demir alamamaları ve bazı emilim bozukluğu hastalıklarında görülen yetersiz demir emilimi demir dengelerini eksiye götürür. Birçok zayıflama diyeti de demir açısından zayıftır. Demir eksikliği anemisinde en sık klinik yansımalar halsizlik, bitkinlik, baş dönmesi, solukluk, çarpıntı, kolay yorulmadır. Akut kanamalarda şok ve bilinç kaybı gelişebilir. Bazı hastalarda toprak veya kül yeme davranışı görülmektedir. Özellikle derin anemilerde günlük yaşam kalitesini bozan ağırlıkta bulgular olabilir. Tanıda tam kan sayımı, demir ve demir bağlama kapasitesi, ferritin, periferik yayma gibi laboratuvar yöntemlerine başvurmaktayız. Hastalığın tedavisinde en önemli aşama altta yatan nedenin tam olarak araştırılması ve nedene yönelik tedavi yaklaşımıdır. Anemiye bağlı klinik belirtiler ve hematoloik değerler normale geldikten sonra da depoları doldurmak için belli bir süre daha tedaviye devam etmek gerekir. Tedavide ağız yoluyla alınan ya da enjekte edilen demir preparatları kullanılır. Derin anemilerde kan nakli ihtiyacı doğabilir. Özellikle demir eksikliği anemisinde hematolojiden çok gastroenteroloji polikliniğine başvurulması önemlidir” dedi.

Bir cevap yazın