Hoş geldin.
Mola verip gitmek gerekiyor bazen.
Anlamışsındır!
Bazen, yorgunluk böyle yapıyor insanı.
Beden mi yorgun?
Düşündükçe anlamaya çalışıyorsun.
Yoksa beyin mi yorgun?
Bu ayrımı yapmak için gündemden uzaklaşarak, çoook uzaklara sevdiklerinin yanına gittiğinde belki de daha iyi anlamışsındır.
Hangisi doğru?
Hangisi yanlış?
Ne için?
Kimin için?
Değer mi?
Hayatın karmaşasından ve hengâmesinden yüreğinin sesine kulak veremediğin için gittin elbette ki…
Şimdiiii…
Sorulara daha iyi cevap verirsin umarım.
Bir fincan kahve.
Yanında da gerçek bir dost.
Dertleşmek iyi gelir.
Bugün pazartesi.
‘Pazartesi Sendromu’ deyip kandırma kendini!
Belki de yılların yorgunluğudur!!!
Yine koşuşturmaca!
Yine hesap-kitap!
Yine sorunlarla boğuşma?
Yine kavga!
Yine ‘hırs mı – başarı mı’ ikilemi!
Hadi devammm!!!
Göz açıp – kapayıncaya kadar kısa olan şu yaşam denen serüvende mutlu olduğun anları hesapla ve kendinle yüzleş!
Taaa uzaklardan geldin!
Taaa başa döndüğünü de unutma!!!
Değişen ne o zaman?
Hani, ders almayı biliyordun!
Tecrübe ne demek?
Yenilen kazıkların bileşkesi mi?
Yoksa…
Hırslanarak yaşamın içinde kaybolmak mı?
Giden gitti!
Sevgi ve paylaşmaktır mutluluğun sırrı.
Dilerim ki kartopu gibi büyür sevgi.
Mutlu yarınlara bir ışık da yakabilirsin.
Hoş geldin!
O kadar özlemişiz ki!
Böyle sohbet tadında kalın.
Gününüz güzel geçsin.
İçimizi karartan haberlerden uzaklaşalım bugün!