Eğitim, rasyonel bir gerçek olarak birçok bileşeni ve çehresi vardır. Eğitimi; okulların dört duvarı arasında yoğun bir bilgi aktarımı ve sınav odaklı paradigmal bir yapıya sokarsanız eğer, eğitim bu sıkışık ve güdük yapıyı nihai bir amaç haline getirecektir. Birçok bileşeni ve çehresi olan eğitimin, top yekün bir kalkınma hamlesinin itici gücü olması, beceri ve düşünme temelli eğitim paradigmasına geçişi sağlayacak, böylelikle kısır, üretimsiz ve gelişmeyi engelleyici tüm argümanları bertaraf edecektir. Eğitimin çıktıları donanımlı bireyler ki; bunlar yaratıcı, eleştirel, analitik ve diyalektik düşünebilen, zihinsel beceri performansları, dingin ruhsal yapılarıyla eşgüdümlü olarak, rekabetçi, atılımcı, ekolojik ve ekonomik parametreleri, eğitim habitatı içerisinde, rehabilite edebilecek yetenek ve kapasitede olacaklardır. Eğitimi yeni baştan düşünmek yerine, gelişen ve hızla değişen dünya konjonkturünü ve meydan okumalarını iyi okumak gerekecektir. Biat ve itaat kültüründen uzak özgürleşen eğitim ortamında bilgi, sanat ve kültür dinamiklerini, kendi öz rasyonel akıl ve becerileriyle temellendiren bireyler, yeni ufukların ve umutların da habercisi olacaklardır.
Oysa ülkede son yirmi yılda sürekli değişen eğitim sistemi, müfredat programları ve aynı partiden olmalarına rağmen, eğitim bakanları, eğitim içine sürüklendiği kısır ve üretimsiz modele sadece bakmışlar, ancak gören olmamıştır. Eğitimin bütünsel bir yapı ve habitat olarak değerlendirmek yerine, günü birlik ve siyasete malzeme çıkaracak şekilde, parçalı ve sonuç üretemeyen reform kararlarıyla, din temalı eğitim, ağırlıklı olarak öne çıkarılmıştır.
Son iki yılda Pandemi sürecinde bakanlık dünya konjoktürünü yakından ve derinlemesine okuyamamış, öngörüsüz bakanlık 2020 yazını boşa geçirmiştir. Yoğun, yüklü, ağır ve üretkenlikten uzak olarak hazırlanan müfredat programı, yüz yüze eğitimde bile patolojiler üretirken, bu müfredat yalınlaştırılıp, seyrekleştirilememiş, uzaktan eğitim modeline uyumlu hale getirilememiştir. Daha basit, eğlenceli, merak uyandırıcı beceri ve düşünme temelli bir model hiç hatırlanmamıştır. Dijital platformlar üzerinden yürütülen eğitim; öğrencinin, öğretmenin sadece sesiyle iletişimine indirgenmiş, monolog şeklinde süren eğitim süreci, eğitim biliminin temel ilke ve yasalarına aykırı bir şekle bürünerek bağlamından sökülmüştür. Dijital pedagoji ve psikoloji bu süreçte öğretmen ve öğrencilere ek bir katkı olarak sunulmadığı gibi, böyle bir imkanda ortaya konmamıştır. Dijital Platform üzerinden öğretmenin kendi becerisi ve yeteneğini geliştirme amaçlı hizmet içi kurs ve seminerler bile sınav odaklı, ezberci eğitime hizmet etmektedir. Düşünme ve beceri temelli eğitim paradigması adeta dışlanmaktadır.
Dijital Pedagojinin teknoloji uzmanlarından farklı olarak, bir eğitimci gözüyle tam ve kalıcı öğrenmenin sağlanabilmesi için hangi öğrenme deneyimlerine, hangi dijital ekipmanın, niçin, ne zaman ve nasıl kullanılacağına odaklanır. Buradan bakınca, ‘Teknoloji daha iyi öğrenme sağlar mı?’ sorusu öne çıkar. Oysa teknoloji bilgiyi, öğrencinin sosyo-ekonomik, kültürel ve psikolojik verilerine, yaşam deneyimlerine ve beklentilerine göre tasarlayamaz, bilginin daha iyi öğrenilmesini sağlayamaz.
Öğrencinin sınıf içi tutum ve davranışı izlemeye dayalıdır. Oysa bu Platformlarda öğrencinin izlenmesi, öğreniminin pek çok alanlardan beslenmesi, öğrencinin aktif olarak, soru sorması, eleştirel bakması, deneyle bilgisini kalıcı hale getirmesi, problem çözme tekniğini kullanması ve klasik ortamdaki defter tutma alışkanlığının artık ortadan kalktığını, öğrencinin gittikçe mekanikleştiğini, unutma kapasitelerinin oldukça genişlediğini, demokratik eğitim kazanımlarından olan eşitlik, hak arama, katılım, saygı duyma ve her şeyden önemlisi farkındalık yaratma becerisini, artık bu platformlarda kullanma imkanlarının olmadığını ortaya koymaktadır. İşte bundan dolayıdır ki; sayın bakanlık, dijital platformlarda verilecek her eğitimin, teknolojik ekipmanlarla çok iyi planlanması, bilgi aktarımında sunumdan ziyade öğrencide değişim ve farkındalık yaratacak şekilde, ciddi, eğlenceli, çekici ve verimli bir modellemeyi öncelemesi kaçınılmazdır. Sizce bu müfredat ve anlayışla mümkün mü?