Hatay’daki çevre koruma derneklerinin de üyesi olduğu, kısa adı DAÇE olan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri, bugünün 14 Martla birlikte, Dünya Nehirler için Eylem Günü olarak da kutlandığına vurgu yaparak, ülkenin suyun yönetimine dair birçok sorunla yüz yüze kaldığına dikkat çekti.
14 Mart Dünya Nehirler için Eylem Günü’nün insanlığın geleceğini tehdit eden iklim krizi koşullarında su kaynaklarının önemini anlamlaştırmak için ilan edildiğini anımsatan DAÇE, ‘Yarı kurak’ aylardan ‘kurak’ aylara doğru hızlı bir geçişin yaşandığı ülkemizin birçok bölgesinde su yönetiminde bilimsel ölçütlerin kullanılması ve eskiye dair alışkanlıklardan kurtulması gerektiğini ifade etti.
Küresel iklim krizi karşısında su
kaynaklarının korunması için çevre duyarlılığı vurgusu yapan DAÇE’nin doğa ve
su için yaptığı açıklama şöyle. “Bugün 14 Mart ve yaygın olarak bilinen
anlamıyla Tıp Bayramı. Pandemi koşullarında mesleklerini özveriyle sürdüren
sağlık çalışanlarının günlerini kutluyor bu uğurda yaşamlarını kaybedenleri
saygı ve minnetle anıyoruz. Bugün aynı zamanda iklim krizi koşullarında su
kaynaklarının önemine dikkat çekmek için ilan edilmiş ‘14 Mart Dünya Nehirler
için Eylem Günü’. Ülkemizde 2009 Mart ayında yapılan Dünya Su Formu
toplantılarından sonra Türkiye, süreçle birlikte neredeyse her akarsuyunu her
gölünü ve hatta neredeyse baraj havzalarını dahi ulusal/uluslararası sermayenin
iştahına terk etti. On beş yıla kadar su sıkıntısıyla karşı karşıya kalacağı
artık bilinen Türkiye, suyun yönetimine dair birçok sorunla yüz yüze! Kullanılabilir
su potansiyelinin %73’ünü tarımda kullanan Türkiye’de tarım sektörünün su
kullanımındaki alışkanlıklarını değiştirmediği sürece geleceğe umutla bakabilme
şansı maalesef çok az. Birçok bölgede en ilkel yöntemlerle yapılan sulama
uygulamaları aşırı su kullanımına, verim düşüklüğüne ve toprakların
tuzlanmasına neden olmakta. Öyle ki; su tüketimi yüksek bitkilerin yağışı düşük
alanlarda yetiştirilmesi ve ihtiyaç duyulan suyunda yeraltından çekilmesi başta
Konya Ovası olmak üzere birçok bölgede obruk oluşumunu yaygınlaştırmakta. Bu
sorunun giderilmesinde öncelikle yapılması gereken iklime uygun üretim
desenlerinin seçilmesi ve yaygın olarak kullanılan yüzey (salma) sulama
yöntemlerinden vazgeçilmesidir. Ortalama yağışın düşük olduğu alanlarda su
uygulama oranı yüksek basınçlı sulama yöntemlerinin (damlama ve yağmurlama
sulama) kullanılması, atık suların yeniden değerlendirilmesi, yağmur suyu
hasadına yönelik tekniklerin yaygınlaştırılması ve çiftçilerin eğitimi
öncelikle ele alınmalıdır. Oysa iktidar bu yaklaşımları bırakıp suyu az olan
bölgelere su taşımayı (havzalar arasında su naklini) sorunun çözümü olarak
görmekte. Bugün Dünyada Avustralya, Çin ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede
kullanılan havzalar arası su nakli uygulamalarında temel ilke, suyu az olan
havzada aşırı kullanıma neden olan uygulamalardan öncelikle vazgeçilerek
alternatif kaynakların devreye sokulmasıdır. Yaklaşık 100.000 kuyunun bulunduğu
Konya Ovasında yeraltı su seviyesinin artırmanın temel yolu iklime uygun ürün
deseni ve aşırı su kullanımından vazgeçmek olmalıdır. Aksi halde değil bir
havzanın suyu, çok sayıda havzanın suyu da yetmez! Su yönetiminde bilimsel
ölçütlerin kullanılması ve eskiye dair alışkanlıklarımızdan kurtulmadığımız takdirde,
çok daha büyük sorunlarla kısa sürede
yüzleşmemize neden olacaktır.”