Kurban Bayramı’nda organları yormak yok!

Bu bayramda dikkat edilecek tüm noktalardan önce kırmızı eti aklamakla başlamak gerekiyor açıklamalara…

Eski zamanlardan günümüze kadar et tüketimi ile oldukça fazla yorum yapıldı. Yapılan kimi çalışmalarda kolesterol değerini yükselterek damar tıkanıklığı riskini arttıracağından, bazılarında hipertansiyon için önemli bir risk faktörü oluşturduğundan, bazı toplumlarda ise hayvanların öldürülmesine karşıt bir inanç benimsenerek vejetaryen bir beslenme şekli benimsendiğinden bahsedilmektedir. Peki kırmızı et gerçekten sağlık adına bu kadar risk taşıyor mu, yoksa vücudumuz için elzem bir besin mi? Kurban bayramı yaklaşırken bilimsel gerçeklerle kırmızı eti aklamak gerekiyor.

Kırmızı et tüketimi, sıklığına, porsiyonuna ve tüketim şekline dikkat edildiği takdirde kalp hastaları için risk teşkil etmemektedir. Haftada 2 kez 100-150 gram(bu porsiyon günlük de daha küçük porsiyonlarla beslenme örüntünüze dağıtılabilir), haşlama/ ızgara/ fırında pişirme yöntemleri tercih edilerek hazırlanmış, yanında pişmiş veya çiğ sebze ile servis edilen et yemekleri kalp sağlığınıza risk oluşturmadan, sağlığınız açısından olumlu etki gösterecektir. Kurban Bayramı süresince de bu noktalara dikkat edilmeli, bu porsiyon ve tüketim şekillerine uygun davranılmalıdır.

İnsan vücudu protein içeriklidir ve bu yapıdaki bedenlerin proteinle beslenmesi şarttır. Kırmızı et içeriğindeki besleyici bileşenlerden dolayı haftada 2 kez tercih edilmelidir.

Sadece kırmızı ete dayalı bir beslenme şeklini benimsemek yanlıştır. Haftada 2 gün balık, 2 gün tavuk veya hindi, 2 gün kırmızı et ve 1 gün kurubaklagil tercih etmek, kaliteli protein alımına yardımcı olacaktır.

Demirin taşınmasında önemli görev üstlenen ve damar yapısını koruyucu özellikte B12 vitamini kırmızı ette yüksek miktarda bulunur. Günümüzde B12 eksikliği sık yaşanan bir sağlık problemdir. Kalbimizi etkileyen bu problem, beynimizi de negatif yönde etkilemektedir. Alzheimer, bunama ve konsantrasyon güçlüğü B12 eksikliğinde ortaya çıkabilir. Megaloblastik anemi de B12 eksikliğinde görülür ve kronik yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı ve saç dökülmesini beraberinde getirir.

Kırmızı et, enerji metabolizmasında önemli yere sahip komponentler olan Koenzim Q10 ve L karnitinden de zengindir. Enerji üretimi ve bağışıklık hücrelerinin korunmasında kırmızı et tüketiminin önemi büyüktür.

Dikkat edilecek nokta etleri hazırlarken kullanılan sos ve marinasyon işlemidir. Kremalı ve yağlı soslar enerji alımınızı arttırıp, sağlığınız açısından tehlikeli olabilir. Et yemeklerinde lezzeti arttırabilmek adına kalori değeri yüksek soslar yerine baharatlar kullanılabilir. Örneğin; biberiye, kekik, fesleğen, kişniş kullanılabilir.

Sağlıklı beslenme kuralları çerçevesinde kırmızı etin yeri yadsınamayacak kadar önemlidir. Önyargılara maruz kalan kırmızı eti bayram ve normal beslenme düzeninizde, önerdiğim ölçü ve şekillerde tüketmeniz sağlığınız açısından oldukça önemlidir.

Karaciğerinize yüklenmeyin!

Kurban bayramının geleneksel yemeği haline gelen kavurmanın içine tereyağı veya kuyruk/iç yağı eklemeden, kendi suyunda, kısık ateşte pişirme yapılmalıdır. Kuyruk yağı, iç yağı karaciğer ve kalp-damar sağlığı açısından büyük tehlikedir. Bu yağları tercih etmemek gerekir. İçerisine et/kıyma giren bir yemeğin pişirilmesi aşamasında ekstra yağ eklemek gereksizdir. Etin kendi yapısındaki yağ yemeğin pişmesi bakımından yeterli olacaktır. Bayramda hem doymuş yağlardan zengin hem de şeker içeriği yüksek beslenip ekstra çalışmak zorunda bıraktığınız karaciğerinizi yormamak adına fazla yağ ve şeker tüketiminden öneriler doğrultusunda kaçınmak gerekiyor.

Pankreasınızı dinlendirin!

Bu bayramda da Ramazan bayramında olduğu gibi şerbetli, hamurlu tatlılar ve çikolata-şeker ikramlarından fazlaca nasibimizi alabiliyoruz; bu durum pankreasınızı çok yoruyor! Vücudumuzdaki “şeker” düzenlemesinin ana merkezi pankreas organınızın fazla yorgun düşmemesi adına şeker tüketimini sınırlandırmak gerekmektedir.

Midenizi rahatlatın!

Bayramda maalesef tüketilen büyük porsiyonlar mide kapasitenizi zorlayabiliyor. Hayır diyemediğiniz ikramlardan sonra sık sık reflü şikayetleri yaşanabiliyor. Fazla porsiyonda ve sık tüketilen besinler iştah kontrolsüzlüğü de yaratabiliyor. Mideyi rahatlatmanın sırrı ara öğünlerden geçiyor. Yeterli sayıda ve uygun içerikli ara öğün tüketim alışkanlığı kazanmak, hem mide kapasitenizi kısa sürede eski haline getirebilir, hem de iştahınızın kontrolünü sağlamanıza destek olacaktır. Unutmamak gereken önemli bir nokta var: sofraya aç oturmamak ana öğünde tüketeceğiniz besin miktarını etkiler, azaltır. Ara öğünler midenizi rahatlatır, dinlendirmeye destektir.

Bağırsaklarınıza iyi bakın!

Bireye özgü düzenlenmemiş popüler diyet uygulamalarından özellikle yüksek protein içerikli olanlarında gözlendiği gibi bayramda da sürekli protein alımını arttırtacak şekilde beslenmek kabızlık problemini doğuracaktır. Bağırsaklarınızı iyi bakabilmek için ilk olarak; bağırsaklarınızı toksinlerden arındırmalı, bağışıklık sisteminize destek olmalısınız. Bayram süresince ve sonrasında probiyotik ve prebiyotiklerden zengin beslenmelisiniz. Probiyotik içerikli ev yapımı turşu, kefir, ev yoğurdu, fermente lahana ve prebiyotik içerikli elma, muz, avokado, keten tohumu, soğan, mercimek, kabak tüketimi bağırsaklarınızı iyi beslemenize yardımcı olacaktır.

Organlarınızı yormadan, bağışıklığınızı güçlü tutarak, sevdiklerinizle keyifle ve özellikle sevgiye doyduğunuz bir bayram geçirmeniz dileğiyle…

Bir cevap yazın