Dijital Dünya’nın yeni ürettiklerine karşı akılcı tepkiler geliştirmek, optimum davranış biçimlerini doğasında büyütmek, rasyonel insan tanımlaması kapsamındadır. Ekonomik alanda esnek üretime geçişten sonra, Kapitalist Jargon dünya yörüngesine oturup, bakir üretim alanına sahip coğrafyalara karşı başlattığı ekonomik ve kültürel saldırganlığı, sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyde henüz yetkin ve yeterliliğini kazanamamış ülkeler için, bir tehdit oluşturmuş, teknolojik ürün ve cihazların ihracatıyla, yörüngedeki kapitalizm doyum bilmeyen iştahına sadece birkaç öğün eklerken, yeni alanlar ve coğrafyalar için, sprinter özelliğini hep diri tutmuştur. Teknolojik ürün ve cihazların üretilmesi, pazarlanması, kullanılması ki, bu kullanım; sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan kalkış aşamasına ulaşamamış ve geri kalmış ülkelerde çok yönlü olarak etki göstermiş, kullanım ile tüketim arasında ki fark; sosyal psikologların dikkatini çekmiştir. Hiç şüphesiz bilişim teknolojilerini kullanmak, dijital çağın bir gereği olduğu gibi, devlet aygıtının vazgeçilmez alanlarının, rekabet edebilecek bir seviyeye gelebilmesi açısından da önem arz etmektedir.
Ancak teknoloji kullanımı bizim gibi okula gitme argümanı ortaokul 7. Sınıf düzeyinde olan, başta enerji ve ekonomisinin dışa bağımlı olduğu bir seyir izleyen ülkelerde, teknoloji kullanımı fetiş bir hale gelerek, kısa sürede teknoloji bağımlılığı oluşturmaktadır. Bu tarihsel süreç kendine özgü sorun alanları yaratmakta, teknoloji tutsaklığındaki çocuk ve gençler, Z kuşağı olarak nitelendirilmektedir. Gençlerin ve çocukların teknolojiyi bu kadar savruk, amaçsız ve hoyratça kullanmaları, aile içi yüz yüze iletişimde belirgin ve önemli patolojiler yaratırken, eğitim ve öğretim alanlarında maalesef çocukların teknoloji tutsaklığına çözümler üretilememiştir. Genç ve çocukları koruma, kollama, geliştirme ve yetiştirmekle görevli olan Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor bakanlığının ortaklaşa veya bireysel olarak teknoloji bağımlılığı konusunda kısa, orta ve uzun vade de birer eylem planlarının olup olmadığını bilen var mıdır acaba? Geleceğimiz ve umutlarımız olacak genç ve çocukların, teknoloji bağımlısı olmaları, onların biyopsikososyal özelliklerini ciddi şekilde tahrip ederken, düşünen, üreten, konuşan, yorumlayan, itiraz eden çocuk ve gençlerin yerini, sosyallikten uzak, duygu ve heyecanını ötelemiş, sorunlar karşısında afallayan, dayanıksız, hoşgörüsüz, empati yeteneği filizlenmemiş, hece, sözcük ve harflerin usulsüz ve anlamsız bir şekilde bir araya getirilmesiyle oluşan farklı bir dil kullanmaktadırlar. Teknoloji bağımlılığı genellikle ruhsal temelli zihinsel bir sorun olup, internet bağımlılığı, online porno, oyun, alış-veriş ve sohbet bağımlılığı, cep telefonu bağımlılığı, bilgisayar oyunları bağımlılığı şeklinde kendini göstermektedir. Teknolojik bağımlılığı olan her birey, bağımlılık yaratan cihaz veya aletlerinden herhangi birinin olası arızası durumunda, ne kadar huzursuz, mutsuz, öfkeli, sıkıntılı olduğu klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Kendini tutsağı olduğu bir cihaz veya aletin hacmine hapseden birisi, her türlü sosyallikten, sportif ve kültürel aktivitelerden uzak durarak, kafasında oluşturduğu küçücük sanal dünyasında, tüm enerjisini kullanmakta, düşünme, üretim çözümleme ve sentez gücünü tüketmektedir.
Bilgisayar, tablet, cep telefonu ve benzeri cihazların kullanımının çocukluk yaş sınırı altına inmesi riski, çocuk ve gençlerin geleceklerinin, benliklerinin, belleklerinin, kişiliklerinin çalınması anlamına geldiği gibi, öte yandan ülkenin ekonomik kayıplarını da körükleyecektir. Türk toplumunun mevcut eğitim ve kültür yapısı, içinde bulundukları ruh hali, teknoloji kullanmayı yeni totem haline getirmiş, ancak bu tutum ve davranışın gün be gün, zahiri sahiplerini kemirdiğinin farkına varılamamıştır. Dijital çağda elbette ki teknoloji kullanılacaktır. Ancak bebek ağladığında eline cep telefonu veya tablet sıkıştıran, çocuklarına karne hediyesi ya da bir başarının karşılığı olarak akıllı telefon veya tablet almayı marifet sayan tipik Ortadoğu davranışları sergileyen bireylerin yaptığı gibi değil, teknolojiyi, doğru yerde, doğru zamanda ve doğru işlerde kullanmak için bilinçlenmek ve bilinçlendirmek toplumsal bir sorumluluktur.