Eğitimdeki 12 soruna, 12 ‘Özgün’ çözüm!

CHP Hatay İl Başkanı Av. Halil İbrahim Özgün, 2018-2019 eğitim ve öğretim yılının dağ gibi biriken sorunlarla ve “karma eğitimi” tartışmaya açma çabalarıyla başladığını belirterek, “Eğitimde 12 sorun, 12 çözüm” başlıklı bir bildiri dağıttı.

Eğitim sistemini planlı bir şekilde; laik, bilimsel ve demokratik hedefinden uzaklaştıranların, cemaat ve tarikatların talepleri ve baskıları doğrultusunda karma eğitime ilişkin düzenlemeleri yönetmelikten çıkardığını belirten Başkan Özgün, eğitimin AKP’ye ve tek adamların insiyatifine bırakılmayacak kadar hayati bir konu olduğuna vurgu yaptı.

FETÖ’den ders almayanların ‘Ahmakça’ çabalarının geleceği tehdit etmeye devam ettiğini ifade eden Başkan Özgün, “Eğitim; 81 milyonun sorunudur, gelecek planıdır, umududur. Eğitim sistemini felç edenler boşuna heveslenmesin, karanlık hedeflerine ulaşamayacaklar. Kimse umutsuzluğa kapılmasın… Eğitim çözümsüz değildir. Biz varız. Laik, bilimsel, demokratik ve parasız eğitim hakkının herkese verilmesi için mücadelemiz devam ediyor, edecek…  Karma eğitimden vazgeçmek, Türkiye Cumhuriyetinin temellerini yıkmak demektir. Cumhuriyet değerlerinden vazgeçmek demektir!  Herkes iyi bilsin ki, karma eğitimle oynarsanız kıyamet kopar… Çünkü laik, bilimsel ve demokratik eğitimi ortadan kaldırma diye bir “hak” yoktur!” diyerek, karma eğitimin kaldırılmasına tepki gösterdi.

CHP Hatay İl Başkanı Av. Halil İbrahim Özgün’ün eğitimle ilgili tespit ettiği  sorunlar ve çözüm önerileri de şöyle:

*Eğitimde Fırsat-İmkan Eşitliği Sağlanmalıdır

Okullar açılmadan önce, devlet okullarında okuyan her çocuğa, eğitime katkı payı olarak 500 TL verilmelidir. Özel okuldaki çocuğumuza 5000-TL verildiğine göre bu da verilebilir. Taşımalı eğitime son verilmelidir. İkili eğitim sistemi kaldırılarak, tam gün eğitim sistemine geçilmelidir. Birleştirilmiş sınıf uygulaması sonlandırılmalıdır. Her okulda öğle yemeği ücretsiz verilmelidir. Velilerden kayıt parası ve okul masrafları alınmamalıdır.

*Ülkemizin Kıt Kaynaklarını Betona Değil Beyne Kanalize Etmeliyiz

Tasarruf tedbirleri kapsamında Milli Eğitime ayrılan bütçeden kesinti yapıldı. Hiçbir medeni ülkede eğitim bütçesinden kısılarak tasarrufa gidilemez. Ülkenin can damarları kesilerek tasarruf yapılamaz… Aksine krizlerin pençesinden kurtulmak için eğitime daha fazla bütçe ayırmak gerekir. Çünkü eğitime ayrılan pay geleceğe yapılan yatırımdır.  SEKA’yı özelleştirip kağıt ihtiyacımızı dışardan karşılamaya başladık. Şimdi çocuklarımızın kitaplarını basacak kağıt sıkıntısı yaşıyoruz.

* Eğitimin Bilimsel Niteliğini Korumalıyız

Laik, bilimsel, demokratik ve herkese parasız eğitim verilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı tarikat ve cemaatlerin eğitimle olan ilişksini kesmeli, kimi vakıf ve derneklerle yaptığı protokolleri derhal iptal etmelidir.

* Eğitimde Paradigma Değişikliğine İhtiyaç Vardır

Sadece piyasacı, pragmatik ve çağ dışı eğitime dayalı öğretim programı anlayışı ile öğrenci yetiştirilemez. Eğitim felsefemiz çağdaş eğitim anlayışına dayanmalıdır. Çocuklarımızı geleceğe hazırlayan, geleceğin dünyası ile buluşturan, çağdaş, demokratik, laik ve bilimsel öğretim programları oluşturulmalıdır.

* Eğitimde Dönüşüm Yaparken Partizanca Davranmamalıyız

Eğitim sisteminin siyasallaşmasının önüne geçilmelidir. Talimatla değil liyakat esasına göre atama yapılmalıdır. Mülakat sistemine son verilerek, hak edenlerin ataması yapılmalıdır. KPSS’de yüksek puan alıp atamaya hak kazanan, ancak mülakatta çok düşük puan verilerek elenen öğretmenlerin haklarının iadesi yoluna gidilmelidir. Okul türleri Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Talep edilmeyen çok az sayıda öğrencisi olan okul türleri, talep fazlası olan okul türlerine dönüştürerek sorun çözülmelidir.

* Eğitim Siyasetinizin Uygulama Alanı Değildir

Eğitime siyaset sokulmamalıdır. Siyasetin etkisindeki eğitim bilimsellikten uzaklaşır. Kadrolaşmayı hedefleyen atamalar sonlandırılmalıdır. AKP’li eski milletvekillerinin Rektör olarak atanmaları kamu vicdanını yaralamıştır. Rektörlük için 3 yıl profesörlük şartının kaldırılarak, kişiye özel atama yapılması kabul edilemez. Üniversitelerin siyasallaşması yanlıştır. Üniversiteler özgür üretim ortamları olmalıdır. Rektör ve dekanlar atamayla değil, öğretim üyeleri tarafından seçimle belirlenmelidir.

* Sınav Odaklı Eğitim Derhal Terkedilmelidir

Çocukların yeteneklerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkartacak eğitim modellerinin hayata geçirilmesi gerekir. Ezberci ve sınav odaklı eğitimden vazgeçilmelidir. Çocuklarımızı istemedikleri okul türlerinde okumaya zorlayan LGS sistemi kaldırılmalıdır. Çocuklarımız ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre yönlendirilerek, istedikleri lise türünde okumaları sağlanmalıdır. Başarının sırrı, öğrencilerin ilgi alanlarının ve yeteneklerinin tespit edilerek o alana yönlendirilmesinde gizlidir.

* Darbeci Eğitim Zihniyetinden Vazgeçilmelidir

12 Eylül zihniyetiyle eğitimde yola devam edemezsiniz. Bir an önce erişilebilir, bölgesel farklılıkları giderilmiş, küresel düzeyde iddialı ve bilimsel eğitime geçilmelidir.

* Eğitimde 1+8+4 Sistemine Geçilmelidir

Eğitim sistemi, 1 yıl okul öncesi eğitim olmak üzere, 13 yıla çıkartılmalıdır.Eğitim yapısının ürettiği temel sorunlardan birisi de açık liselerdir. Bugün bu liselerde 1.586.823 öğrenci bulunmaktadır. Bu gidişle önümüzdeki yıl bu sayı 2 milyonu aşacaktır.  Eğitimin toplumla, ekonomiyle ve bilimle ilişkisini yeniden kurmalı ve ona göre etkin yapılanma, çağdaş-bilimsel içerik, yetişmiş öğretmen, güçlendirilmiş okul ve edilgen olmayan öğrenci dikkate alınarak eğitim yeniden yapılandırılmalıdır.

* Öğretmenlere Hak Ettikleri Değer Verilmelidir

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ve 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde birer maaş ikramiye verilmelidir. Öğretmenlerin ek göstergeleri 3600’e çıkartılmalıdır. Öğretmenlerimizi az da olsa rahatlatmak için 2018 Eylül ayında ödenecek 1.121.- TL’lik hazırlık ödeneği de bir maaş seviyesine çekilmelidir. Tüm öğretmenler kadroya alınarak, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, kadrolu öğretmen ayrımına son verilmelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu Çıkarılmalıdır. Bizim bu konudaki çalışmalarımız devam etmektedir.

* Karma Eğitimden Vazgeçilemez

1739 sayılı kanunda tanımlanmış olan karma eğitim Cemaat, tarikat ve kimi oluşumların baskısıyla Kurum Açma Kapatma Yönetmeliğinden çıkarılarak tartışmaya açılmıştır. Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu’ndaki “karma eğitim” zorunluluğunu görmezden gelenler, kafalarını kuma gömüyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı karma eğitimden vazgeçilemeyeceğini, Cumhurbaşkanlığı ise karma eğitiminde esneklik sinyalleri veriyor. Eğitimde çocuklarımızın üstün yararı söz konusudur. Pedegojik olarak doğru olan karma eğitim uygulamasıdır. Bunu da en iyi Milli Eğitim Bakanı bilir.

 

Bir cevap yazın