Çevre Koruma Derneği(ÇKD) İskenderun Şube Başkanı Nermin Yıldırım Kara, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri(DAÇE) adına 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada ülkedeki ekolojik yıkıma dikkat çekti. İnsanların en temel hakkı olan yaşam hakkının rantlarla ihlal edildiğini söyleyen Kara, ülkede uygulanan bilime aykırı politikalar sonucu sanayi, tarım, kent, ulaşım, enerji, madenler, doğal kaynaklar, ormanlar, hazine arazileri, kıyılar ve derelerin birer rant alanı haline dönüştüğünü ifade etti.
“56. Madde ihlal ediliyor”
Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının, havanın ve toprağın kirletilerek çevre sorunlarını arttığına dikkat çeken Kara, “Anayasanın 56. Maddesi’ndeki ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’ hükmü ile insanların yaşam hakkının ancak sağlıklı ve dengeli bir çevrede gerçekleşebileceği açıkça belirtilmektedir. Ancak ülkenin termik santraller, nükleer santraller, çimento fabrikaları ve demir çelik fabrikaları ile gelişmiş ülkelerin sanayi çöplüğü haline dönüştürülmesiyle, suların HES projeleriyle ticarileştirilmesiyle, dağların taş ve maden ocakları ile tahrip edilmesiyle, GDO’lu ve hibrit tohumlarla gıda politikamızın tamamen dışa bağımlı hale getirilmesiyle, meralarımızın yok edilmesiyle tarımımızın ve hayvancılığımızın bitme noktasına getirilmesiyle, turizm adına ormanlarla kaplı kıyılarımızın betonlaştırılmasıyla, yaşam hakkımızı koruyan Anayasanın 56. Maddesi ihlal edilmektedir. Bu ihlalin karşısında hukuk kurallarının işletilmemesi mevcut sorunların çözümsüz bir şekilde büyümesine neden olmaktadır. Bu sebeple yaklaşan 24 Haziran seçimleri dolayısıyla; cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarımızdan taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz. Son beş yılda, kanunlar değiştirilerek yasallaştırılan çevre ve doğal alanlara yönelik yıkımlar derhal durdurulmalı, kanunlar, doğayı ve çevreyi eksiksiz koruyan bir yapıya çıkartılarak uygulama ve denetleme alanları genişletilmelidir. Öncelikle doğanın talan edilmesini sağlayan çevre kanunu ve çed yönetmeliğinin değişmesini, maden kanununun, tohum kanununun ve kıyı kanununun, doğa koruma odaklı olarak yeniden düzenlenmesini, şehirlerde hava kirliliği haritalarının oluşturulması, toprağın korunmasını hedef alan ulusal planların yapılmasını, ormanların korunmasını istiyoruz. Nüfus planlamasının yapılmasını, sağlık etki değerlendirme yönetmeliğinin acil olarak çıkarılmasını, taraf olduğumuz uluslararası doğayı koruyan sözleşmelerinin ihlal edilmemesini istiyoruz” dedi.
“Anguslardan kurtulmak istiyoruz”
İskenderun Limanı’nda konuşlanan angus yüklü gemi ve bu geminin yarattığı çevre kirliliğine de değinen Nermin Yıldırım Kara, “‘Et ve Süt Kurumu’na getirilmek üzere ithal edilen angus sevkiyatı ile ilgili 9 Mayıs’ta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bir yazı yazdık ama henüz elimize bir cevap gelmedi. Yazdığımız yazıda kendilerine; ‘Başka bir sevkiyatın varlığı söz konusu mudur? Yâda başka bir bölge planlaması mevcut mudur? İskenderun Limanı’nın dışında başka bir limanın nitelik ve kapasite açısından uygunluğu söz konusu mudur?’ şeklinde sorular yönelttik. Ancak, gerekli mercilerden herhangi bir cevap alamadık. Halktan gelen yoğun şikâyet ve talepler bizlere de ulaştı. Havanın sıcaklığı, iklimin şuan ki durumu, hava yoluyla yayılan mikropların insanları hasta edecek seviyeye getirdiği gerçeğini değiştirmiyor. Umarım yetkililer biran önce yazdığımız yazıya cevap verir ve İskenderun Halkı olarak anguslardan biran önce kurtuluruz” şeklinde konuştu.