Hatay’ın sicili bu konuda pek parlak değil!

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel Teknik Kurulu Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından 22 yıl sonra güncellenen ‘Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’nı değerlendirirken, Hatay adına dikkat çeken tespitlerde bulundu.

Güncellenen yeni deprem haritasında kırmızı hat üzerinde görünen fay alanlarının Türkiye’nin deprem açısından tehlikesi en yüksek bölgesi olduğunu söyleyen Özmen, yeni haritada da kırmızı bölgede yer alan  Hatay’da hem yapı stoku hem de zemin özellikleri açısından, deprem riskini arttırıcı faktörler olduğuna dikkat çekti.

“Risk arttırıcı faktörler var”

Hatay’ın deprem sicilini inceleyen Özmen, “Baktığımız zaman Hatay’da çok sayıda büyük depremin olduğunu görüyoruz. Hatay, medeniyetlerin beşiği bir yer, ki çok sayıda tarihsel dönemin iç içe olduğu bir bölge olduğu için geriye dönük deprem sicil kayıtlarına çok rahatlıkla ulaşabiliyoruz. 1500’lü yıllarda burada yaşanan büyük bir depremde neredeyse 500 bine yakın insanın hayatını yitirdiği kayıtlara geçmiş mesela. 1822 yılında, 1877 yılında, yine bu bölgede çok büyük depremler meydana gelmiş. Hatay bölgesinde, hem yapı stoku hem de zemin özellikleri açısından deprem riskini arttırıcı faktörler var maalesef. Belki Türkiye’nin çok büyük bir çoğunluğu deprem tehlikesi altında ama, böylesi deprem tehlikesi yüksek olan yerlere öncelik verilerek, buralarda oluşabilecek zararları minimuma indirme adına hem devlet hem vatandaş olarak çalışmalar yapmak durumundayız” dedi.

“Binaların yüzde 40’ı depreme dayanıksız”

Hatay’ı, “depremsellik” ve “risk” başlıkları altında değerlendiren Bülent Özmen, ‘zemin’ açısından sıkıntılı bir bölge olarak ifade ettiği Hatay’a dair tespitlerinde, “Hatay, yumuşak bir zemin üzerinde yer alıyor. Fay hattı ise hemen şehirden ya da şehrin çok yakınından geçiyor. Hatay bölgesinde bir deprem gerçekleştiği anda, o zayıf zemin deprem dalgalarını büyülterek binalara yansıtacağı için, o binaların yıkılma ihtimali çok yüksek. Bizler, tabi binalarımızı genellikle zemin özelliklerini dikkate almadan ve buna dair yönetmelikteki kriterlere dikkat etmeden yaptığımız için, bina stokunun önemli bir kısmı da depreme dayanıksız oluyor. Bunu, genel bir ortalama olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da açıklıyor. Şu an Türkiye’de 20 milyona yakın konut olduğu söyleniyor ve bunun 7.5 milyona yakını, yani neredeyse yüzde 40’a yakını olası bir depreme dayanıksız. Aynı tahmini, aynı oranı, belki biraz daha yükselterek Hatay bölgesi için de rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi.

“Depreme hazır mıyız?”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel Teknik Kurulu Üyesi Dr. Bülent Özmen Hatay için dile getirilen risk haritasında, “Mevcut yapı stoku için ne yapıyoruz, diye de ekleyelim… Ama en çok da, olası bir depremde “toplanma alanlarımız” hazır mı diye, kent idarecilerine “cevabı ısrarla beklenen asıl soruyu” yöneltelim mi? Özellikle de, kent merkezinde yer alan ve yerine yenisi yapılan eski stadyumun yıkılarak ‘yeşil alan’ olarak değerlendirilmek yerine ‘yerleşime’ ve imara’ açılması düşüncesi gündemde tartışılmaya devam edilirken ve Antakya’nın en büyük yeşil alanı olan Atatürk Parkı içerisinde tespit edilen boş bir alanda bu anlamda (betonlaşma) projelendirme çalışması içerisine girmişken!” şeklinde konuştu.

 

 

Bir cevap yazın