Köşe yazımı okuyanlar ‘Hoca ne diye bu tür yazılara daldı?’ diye şaşırabilirler. Bu başlıktaki yazı benim üslubum olmadığı için haksız değiller. Okurlarımla genelde ‘çok iyi bildiğimi’ zannettiğim konulardaki düşüncelerimi paylaşırım. Başlıktaki yazının aslı ‘Cennet’te toplu rezervasyon mümkün değildir!’ şeklinde olup, sahibi de 2004’te emekli olduktan sonra Hars Heyeti’ne seçildiğim Türk Ocakları Genel Merkezi’nde iken tanıştığım Ankara Üniversitesi hocalarından birine aittir. Bu söz İlahiyatçı Prof. Dr. Hasan Onat’a ait. Onat Hoca bunları Ankara’da Milli Kütüphane, 10 Mart 2018’de Türk Ocakları Genel Merkezi’nin ‘Türkiye’de Tarikat ve Cemaat Yapılanmaları’ başlıklı panelinde söyledi. 3 Hoca daha vardı!
Son aylarda izlediğim en müthiş panel olması sebebiyle Türk Ocakları Genel Başkanı Prof.Dr. Mehmet Öz ve yönetici arkadaşlarıma teşekkürler. Tabii ki ilahiyatçı uzman profesör hocalarım (Kadir Arıcı, Sönmez Kutlu ve Mehmet Ali Kirman) da verdikleri çarpıcı bilgiler ve sorunu giderme yolundaki önerileriyle her türlü övgünün fevkindeydiler.
Panel, tam da 6 yaşındaki kız çocuğu ile nikâh kıyılabileceği, asansörde bir kadınla çıkmanın ‘halvet’e teşvik olacağı gibi son haftalarda artan sapkınlık ve meczupluklar sonrasına denk geldi. Gerçi bu panel planlandıktan sonra, önce MHP Genel Başkanı Bahçeli bu sapıklıkları sert bir şekilde eleştirmiş, ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan hak edenlere neşteri vurmuştu.
Ama bu sapkınlıkları sözde ‘İslamiyet’ adına yapanlara, bizzat İslam dini üzerinde bilim adamlığı ispatlanmış Cumhuriyet, demokrasi ve evrensel hukuk kurallarını benimsemiş ‘İlahiyat’çı bilim adamlarının cevap vermesi daha da önemliydi. Bu dört kahraman İlahiyatçı profesörü dinlerken bir taraftan keyif alırken, bir taraftan dehşete düşmemek mümkün değildi.
Panelin açılışında Türk Ocakları Genel Başkanı Prof.Dr. Öz konunun önemine ve sapkınlığa dayanan zırvalıkların kamuoyunda yarattığı etkilere dikkat çekti. ’28 Şubat Süreci’nde bazı manipülasyonların yapıldığını, bazı klişe meczup görünümlü kişilerin çıkartılarak ortaya atıldığını ve bunların köpürtüldüğünü yaşadık. O günlerde olduğu gibi bugün de bu klişelerin arkasında gizli servisler olabileceği unutulmamalıdır!’ diyen Prof. Dr. Öz’ün devleti yönetenlerden istekleri vardı ve de şöyleydi:
– Devlet bürokrasisinde liyakat esas alınmalıdır. Ne yazık ki; 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi’nden önce olduğu gibi, bugün de liyakatin esas alınmadığını üzülerek görüyoruz.
– Günümüzde gençler, din konusunda farklı yerlere çekilmeye, dinimiz yanlış öğretilmeye çalışılıyor. Bunların düzeltilmesi gereklidir.
Daha sonra Prof. Dr. Onat, hem panel yöneticisi, hem de konuşmacı olarak söz aldı. Hoca’nın ilk sözlerinden biri ‘FETÖ’nün kendi Meclis’ini bombalatacak kadar alçalması devletin cemaatlere istedikleri konuda alan açmasının bir sonucudur!’ anlamında bir ifadeydi. Hz. Muhammed’in sağlığında hiçbir cemaat, mezhep ve tarikat olmadığına vurgu yapan Hoca, ama bugün de, daha önce de, bundan sonra da bu yapılanmaların var olacağının altını çizdi.
Türk Ocakları Genel Merkezi yöneticilerini 2004-2009 döneminde bu kurumun ‘Hars Heyeti Üyesi’ iken yakından tanıma fırsatı bulduğum aynı heyetteki arkadaşlarımdır. Özellikle bu ekip olmak üzere, kurulduğu tarihten beri Türk Ocakları Genel Merkezi milletimizin milli ve mukaddes değerlerine daima büyük önem veren, en eski STK’mızdır. Bu belirtilen önemli konuda değerlendirmeler yapan ‘İlahiyatçı bilim adamı’ profesörler de sıradan kişiler olmayıp, bu hassasiyete dayanarak adeta koklanarak seçilmişlerdir.
Ancak konuşmacı her dört bilim adamı da 15 Temmuz’da atlatılan FETÖ Darbe Girişimi badiresinden dersler çıkartılması gerekirken, bu konudaki aymazlığın devam ettiğine, bu gidişata ‘Dur!’ denilmezse, Türkiye’de cemaat-tarikat-mezhep gibi dini grupların çıkar ve baskı grubunun ötesine geçen mafyalaşmasının toplumsal çöküşü hızlandıracağına, bunun sonucunda beka ve milletin varlığının tehlikeye gireceğini bir kez daha hatırlattılar. Daha neler var neler…
Son Söz: Yazının devamı var ve onlar daha da çarpıcı. Lütfen bilim adamlarımızı dinleyelim!