İskenderun Özel Gelişim Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Metin Pişkinpaşa, son yıllarda obezite dışında kendini iyice hissettirerek gün yüzüne çıkan hastalıkların başında ‘Diyabet’in geldiğini belirterek, Tip 2 Diyabetin de insan sağlığını etkileyen en önemli hastalıklardan biri olma yolunda hızla ilerlediğine dikkat çekti.
“Diyabet, kontrol altına alınabilir”
Tip 2 Diyabetin, diyabet cerrahisi yöntemiyle kontrol edilebileceğini söyleyen Op. Dr. Metin Pişkinpaşa, “Diyabet, pankreasın yeterli insülin üretmemesi (tip 1) veya etkisizliğinden (tip 2) kaynaklanan bir hastalıktır. Hastayı hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkilemektedir. Erişkinlerde görülen genellikle 40 yaş üstü diyabet türüne Tip 2 Diyabet denir. Pankreas insülin üretir, fakat vücut insülin direnci nedeniyle bunu kullanamaz. Vücut insülin direncinden dolayı hastanın açlığı kaybolmadığından daha fazla gıda alımı olmakta, obezite olunca da insülin direnci artmakta ve kısır döngüye dönüşmektedir. Tip 2 Diyabet; obezite, hipertansiyon, kolesterol metabolizması bozukluğu, ciddi organ hastalıkları, iş kaybı, maddi kayıplar, kalp-damar hastalıkları oluşması olarak adlandırılan metabolik sendrom önemli bir ölüm sebebidir” dedi.
“Operasyon sonrası tedaviye ihtiyaç kalmıyor”
Hastalığın getirmiş olduğu sorunların giderilmesi adına yapılan operasyonlar sonrasında hastaların tamamına yakınının hiçbir takviye almadan hayatlarına devam edebildiğini de sözlerine ekleyen İskenderun Özel Gelişim Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Metin Pişkinpaşa, “Metabolik Cerrahi; insülin direncine neden olan hormonları devre dışı bırakıp, insülin duyarlılığını arttıran hormon seviyelerini yükseltme prensibine dayanır. Transit Bipartisyon dediğimiz cerrahi yaklaşım, bu prensipleri oluşturmaktadır. Tüp mide ameliyatına ilaveten ince bağırsağın son bölümünün mide altı kısmına ikinci bir mide çıkışı oluşturulması sağlanmış olunmaktadır. Metabolik Cerrahi ile hem mekanik kısıtlama hem de fonksiyonel kısıtlama – metabolik dolgunluk meydana getirilmiştir. Diyabet hastalarında demir ve vitamin eksiklikleri vardır. Operasyondan sonra hastaların yaklaşık yüzde 95’i hiçbir takviyeye ihtiyaç duymaksızın, hayatlarına devam etmektedirler. 10 yıllık yayınlarda ve ön raporlarda ameliyat sonrası hastaların yüzde 86’sında kan şeker değerlerinin ilaçsız kontrol altında olduğunu, yüzde 74’ün de fazla kilolarını verdiklerini göstermektedir” şeklinde konuştu.