Geçen bir hafta içerisinde NATO’dan ayrılıp ayrılmamakla ilgili iki farklı yazıyı paylaştım. Meğer milletimiz NATO konusuna pek meraklıymış. İlk yazımın ardından 4 farklı yerden konferans daveti aldım. Bu yazımın başlığını da aslında ‘Bu Rusya’ya Güvenip de NATO’dan Ayrılmalı mıyız?’ şeklinde düşünmüştüm. Ama NATO başlıklı üç yazıyı peş peşe yazarsam, okuyanın ilgisi azalabilir diyerek farklı başlık kullandım. ‘NATO’ya hayır!’ diyenler geçmişte yaptıklarını unutsalar da, Suriye’de PKK-PYD’li teröristlerle kol kola poz veren Rus generalleri görünce ne düşündüler acaba? Bu Rusya’ya güvenilebilir miyiz gerçekten?
Henüz daha Suriye Demokratik Güçleri(SDG) paravan ismi altında PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD-YPG’nin ABD’nin bilgisi dâhilinde Rakka’yı kurtaralım derken, yüzlerce IŞİD teröristlerini de kurtardığını öğrendik. Bu durumu birkaç ay önce Deyrizor bölgesinde intikal halindeki IŞİD’lilere hava harekâtı düzenleyen Ruslardan da duymuştuk. Son olarak, evvelce SDG’nin sözcüsü iken kaçarak taraf değiştiren TalalSilo’dan ayrıntılarıyla öğrendik. ABD’ye bir kez daha kızdık ve Rusya ile ‘mükemmel’ ilişkimize övgüler düzdük!
Ama Rusya da PYD-YPG ile yakın ilişki konusunda ABD’den pek farklı değil! Son haberlere göre IŞİD’le mücadelede Deyrizor’un doğusu tamamen temizlenirken, Aralık ayının ilk günlerinde YPG’lilerin Rus General Yevgeniy Poplavski ile bölgede ortak toplantı düzenlediği bildirildi. YPG, Rus komutana bölgede ‘eş komutanlık’ bile önermiş. Teklif hakkında susma hakkını kullanan Rus komutana karşılık. Rusya’dan gecikerek yetişen açıklamada, ‘IŞİD sonrası atılacak adımların değerlendirildiği!’ bildirildi.
Göz göre göre yalan söylendiğinde ‘Ufak at da civcivler de yesin!’ denir. Rusya da biraz ufak atsın artık. Şu Suriye’de tarafların hepsinden kazık yiyip durduk. Bizi bu kadar da safazan yerine koymasınlar.
Rusya’nın bu Ali Cengiz Oyunu’ndan bir gün önce YPG zaten baklayı ağzından çıkarmıştı. YPG sözcüsü Nuri Mahmud Aralık ayı başlarındaki açıklamasında Deyrizor’un doğusunu IŞİD’ten temizlediklerini şu sözlerle açıklamıştı: ‘Şehrin doğusu, uluslararası koalisyon ve Rusya’nın desteğiyle IŞİD’den tamamen kurtarılmıştır. Uluslararası koalisyona ve Rus güçlerine havadan, lojistik destekleri, sahada da danışmanlık desteği ile koordinasyon için teşekkür ederiz!’
Rusya’nın PYD-YPG konusundaki sempatisi bir türlü kaybolmuyor. Aslında ABD’nin YPG’ye göstere göstere silah verdiğini bilenler, Rusya’nın da zaman zaman silah aktardığını bilirler. Nitekim; Türkiye’de ölü veya sağ ele geçirilen PKK’lılarda ABD silahlarına ilaveten çok daha fazla Rus silahları var. İşte ‘Dost’ Rusya’nın dostluktan anladığı bu kadar!
PYD-YPG’ye Moskova’da ofis açma izni veren Rusya’nın bu canilere desteği bu kadarla da kalmıyor. Afrin’deki PYD-YPG’liler zaman zaman Türkiye’nin canını çok sıkıyordu. Afrin’e ‘Bir gece ansızın girmek!’ yerine, bir gece ansızın girilebileceğinin dillendirilmesi üzerine Afrinli teröristlere Rusya’dan hayat öpücüğü lütfedildi. Rus askeri Afrin’e girerek, bir bakıma Türk askerinin girmesinin önüne geçti.
Rusya’nın PYD-YPG aşkı bu kadarla da bitmiyor. Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinin beklendiği BM şemsiyesi altındaki Cenevre Süreci’ne PYD-YPG’nin de girmesi için oyun kuruyor. Astana Süreci, derken ‘Soçi Süreci’ vs hep bunun alt yapısı için hazırlık niteliğinde.
Nitekim son Soçi Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak basın açıklamasında PYD-YPG’nin görüşmelere katılmasının asla istenmediğini belirtirken, yanı başındaki Putin’in yüzü ekşimişti.
Son Söz: ABD’ye veya AB ülkelerine kızıp ‘NATO’dan çıkalım!’ diyen hazretler! Bu Rusya’ya güvenip Şanghay İşbirliği Örgütü’ne mi girelim? NATO’da istemediğimiz olmazken, istediğimizin olmayacağı bir maceraya neden ihtiyaç duyulur?
Not: ABD’nin Kudüs kararı bölgeyi yeniden dinamitlemektir, şiddetle kınıyorum.