Çoğulcu demokrasilerde her türlü görüş ve düşünceye özgürlük, eşitlik ve adalet bağlamında yer verildiğinden, bu demokrasilerde en temel unsur temel hak ve özgürlüklerin yurttaş bağlamında şekillenmesidir. Demokrasisi güçlü ülkeler aynı zamanda ekonomisi de güçlü ülkelerdir. Bu ülkelerin birbirleriyle olan siyasi ve ekonomik ilişkileri, güçlü ve sorunsuz çoğulcu demokrasilerin temel ilkeleri minvalinde yürütülür. Diyalog, tartışma ve uzlaşma demokrasiyi güçlendirdiğinden bu ülkelerin dış politika argümanları da bu yol ve metotla yürütülmektedir. Dış politikada esas mesele kazan kazan mantığı olduğu için, çıkarlar dengesidir dış politika. Bu hassas tahterevalli herhangi bir şekilde tarafların biri lehine dengesi bozulursa karşı tarafın krizi başlamış olur. O nedenle uluslararası hukukta dış politika dengesini belirleyen aktörler donanımlı, yapıcı, diyaloga açık ve analitik düşünce becerilerine sahip kişilerdir. Dış politikada dost biriktirmek güven endeksini yukarılara çıkarır. Türkiye son yıllarda dış politikada sancılı dönemler geçirmekte, yakın komşularından başlamak üzere dost kayıp etme durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Küresel ekonomik ve siyasi dalgalanmalar, zaman zaman ülkelerde özellikle dış politikalarda kırılmalar yaratabilmektedir. Bunun için herhangi bir de facto durumunda yeniden pozisyon alma veya pozisyonu güçlendirme zorunluluğu vardır. Pozisyon değiştirme ülkelerde siyasi, toplumsal, politik ve ekonomik sıkıntılar yaratabilir. Herhangi bir ülkenin dış politikada tutarlı, kararlı, güvenli ve inandırıcı olması kendi iç barışının vermiş olduğu huzurla beslenir. Demokrasisini tüm kurum ve kurallarıyla işletemeyen ve bunu kurumsallaştıramayan ülkelerde güvenlik özgürlük dengesi, güvenlik lehine bozulmuş ve arada derin yarılmalar başlamış olur.
Türkiye son yıllarda dünyadaki gelişmeler karşısında özellikle Ortadoğu politikalarında tartışma yaratacak değişiklikler yapmış, küresel emperyalist yaklaşımlar karşısında anlık politikalarla işi kotarmaya çalışmıştır. Tarihi, siyasi ve hukuki değeri ve önemi olan kimi uluslararası örgütlerin, Türkiye’deki temel hak ve özgürlüklerin işlememesine yönelik eleştirilerinden dersler çıkarmak ve bunları dikkate almak yerine sert, yüksek perdeden ve suçlayıcı tarzda yanıtlar vermek, uluslararası hukukta iç politikaya yönelik hamleler olarak değerlendirilmiştir. Rusya ile başlayan derin kriz ve meydan okumalar, bir süre sonra ilişkileri onarma çabasına dönüşmüş, bu süre zarfında ekonomik ve politik sıkıntılar derinden hissedilmiştir. Referandum öncesi kimi Avrupa Birliği ülkeleriyle yaşanan polemikler meydan okumalara dönüşmüş, her seferinde kırılgan ekonomimiz bu dalgalanmalardan oldukça etkilenmiştir. Daha bunlar çözüme kavuşturulmadan toplam ihracat ve ithalatın % 10 nun gerçekleştiği, doğrudan yatırımlarda %8 ini ve ülkemize gelen 25 milyon civarındaki turistin 1/5’ni oluşturan Almanya ile kriz eşiğine gelinmiştir. Bu kriz doğru ve akılcı bir şekilde yönetilemediği takdirde Türkiye ekonomik ve politik olarak dış politikada sarsıntı yaşayacaktır. Başta Almanya olmak üzere Türkiye kısa sürede özellikle Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini onarmalı, enerjisi ve birikimini böyle palyatif krizlerle tüketme yerine dost biriktirmede kullanmalıdır.
Dış politikanın sırrı; sabır ve soğuk kanlılıktır. Anlık tepkiler onarılmaz kırılmalar yaratır. Dış politika da yönü çok iyi belirlemek gerekir. Çünkü bizim gibi köklü ülkeler, olayları bütünsellik içerisinde yorumlamalı ve öyle tepki vermelidir. Yurtta barış, dünyada barış ilkesi bizi dış politika tahterevallisinde dengede tutmaktadır.