Daha uyanamadın mı?

Gözlerini ovuşturup yürüyor.
Yorgun mu?
Kafası mı karışık?
Mahmur mu?
Öylesine yürüyor sanki, dalgın dalgın!

Arkadaşı onu izliyor.
Üzülsün mü?
Gülsün mü?
O da bir anlam veremeden bakıyor.

Arkadaşının bu kadar dalgın veya yorgun olmasını gerektirenin ne olduğunu düşünürken, öne bir hamle yaptı.

Selamlaştılar.
İkisi de birbirine bakıp duruyordu.
Garip olan bir şey var!
ama…

Sohbet koyulaştı bir an.
Havadan-sudan.
Sağlık.
Ekonomik sıkıntılar.
Belirsizlik!
‘Korona’sız olur mu sohbet?

Belli ki arkadaşının hiç tadı yoktu ve bu kadar dalgın yürümesi de bundanmış.

Geçmişten söz ettiler.
‘Hey gidi günler!’ deyiverdiler aynı anda.
Derin bir ‘Ahhh!’ geldi ardından.

Arkadaşı, sordu:
“Daha uyanamadın mı?”

Ne cevap vereceğini şaşırdı!
Yine de söyledi:
“Hiç uykum yok ki!”

Gülüştüler.
Arkadaşı bir kez daha sordu:
“Daha uyanamadın mı?”

Anlaşılan o ki; bu sorunun altından mutlaka başka anlamlar çıkacaktı her zamanki gibi!

‘Uyan be kardeşim uyan!’ dedi arkadaşı.
Manalı manalı gülüyordu söylerken!
İşte o an şimşek çaktı sanki beyninde!!!

Ağzından dökülüverdi birden:
“Ayakta uyutuyorlar bizi galiba!”

Arkadaşı hazırcevap:
“Uyan be kardeşim Üsküdar’da sabah oldu!”

Günaydın!
Çoktaaaaannn sabah oldu!!!

Bir cevap yazın