Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Hatay’da 1500 yıldır bir depremin yaşanmadığını, ancak Hatay dahil “deprem olmaz” denilen yerde bile depremin her an olabileceğini kaydetti.
Depreme karşı alınabilecek önlemlerin ve depremlerin zararlarının en aza indirilmesi için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Depremlere Karşı Alınabilecek Önlemleri Araştırma Komisyonu, AFAD Başkanı Güllüoğlu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Koordinatörü Erdal Turgut, MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Yer Bilimleri Araştırmaları Koordinatörü Doç. Dr. Selim Özalp, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Karaman’ı dinledi.
‘Bizi bekleyen büyük depremler var’
Toplantıda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, son 120 yıl içinde 4 büyüklüğünün üzerinde 10 bin 965 depremin meydana geldiğini, fay hatlarının hareketli olduğunu, bunun da Türkiye’de her an 7’nin üzerinde bir depremin meydana gelebileceğini gösterdiğini vurguladı.
Özener, 258’i Marmara Bölgesi’nde olmak üzere Türkiye genelinde toplam 456 kayıt istasyonuna sahip olduklarını ve AFAD ile koordineli bir şekilde çalıştıklarını kaydetti.
Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığına dikkati çeken Özener, İzmir depremine işaret ederek, “Yaptığımız hesaplarda 7,2’nin üzerinde enerji birikmiş durumda. Bizi bekleyen daha büyük depremler var. O yüzden daha iyi, hazırlıklı ve koordine olmamız gerekir” dedi.
Olası Marmara depreminde, deniz altındaki çöküntüler nedeniyle tsunami ve heyelanların meydana gelebileceği uyarısında bulunan Özener, “Ege ve Akdeniz’de tarih boyunca tsunamiler oldu, yine olacaktır. Tsunami konusunda 2012’de çalışmalar yaptık. 5,5 üzerindeki depremlerde uyarı veriyoruz. Hep ‘Allah korusun’ diyoruz ama Allah insana akıl da vermiş. Bize düşen bilimin ışığında siyaseti beslemektir” diye konuştu.
Özener, AFAD ile Kandilli Rasathanesi arasındaki verilerin farklı açıklanmasının nedenine ilişkin ise aynı istasyonlar kullanılsa da algoritma ölçümleri nedeniyle farklı sonuçların çıkabileceğini söyledi.
2019 yılında 23 bin 644 deprem yaşandı
AFAD Başkanı Güllüoğlu ise, komisyona yaptığı sunumda, hazırladıkları Türkiye deprem haritasıyla bölgelere göre nasıl bina yapılacağının belirlendiğini vurguladı.
Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığına işaret eden Güllüoğlu, 2017 yılında 38 bin 237, 2018 yılında 22 bin 892, 2019 yılında ise 23 bin 644 deprem yaşandığını bildirdi.
Güllüoğlu, 81 il için ayrı ayrı İl Afet Risk Azaltma Planlarını (İRAP) hazırladıklarını, Kahramanmaraş’ta çalışmaların başladığını ve zaman içerisinde tüm illerdeki çalışmaların tamamlanacağını duyurdu.
Zeminin sıvılaştığı alanlar daha tehlikeli!
MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Yer Bilimleri Araştırmaları Koordinatörü Doç. Dr. Selim Özalp, Türkiye’de depremlerin, daha çok zeminin sıvılaştığı alanlarda görüldüğünü, bu nedenle deprem zararlarının azaltılması için bölgesel içerikli sıvılaşma yatkınlık haritalarının hazırlanması gerektiğini dile getirdi.
TÜBİTAK’tan DAF üzerinde çalışma
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Abdullah Karaman da kurum olarak bütçe sıkıntısı yaşadıklarını,
çalışanların ücretlerini, yaptıkları projelerden aldıklarını, bu yüzden de
zaman zaman haksız şekilde eleştirildiklerini kaydetti. Yerel zemin koşullarını
incelediklerini belirten Karaman, Doğu Anadolu Fay hattı üzerinde bulunan
illerden Gaziantep’te çalışma yaptıklarını dile getirdi