CHP Arsuz Kadın Kolları Başkanı Leman Yılmaz, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın 81 il ve ilçedeki kadın örgütlerine talimat verdiği İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili ortak bildiriyi okudu. Türkiye’de uzun yıllardır kadın haklarının sadece kâğıt üzerinde olduğunu vurgulayan Yılmaz, her gün bir kadının öldürüldüğü, tacize, tecavüze uğradığı ülkede sözleşmeyi uygulamak yerine kaldırmak isteyenlere önemli göndermeler yaptı. İstanbul Sözleşmesi’nin kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen Leman Yılmaz, sözleşmenin kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete karşı devletin yapması gerekenleri içeren hukuki bir belge olduğunu belirterek, 4 temel hedefinden bahsetti.
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için neden çok önemli olduğunu kavrayabilmek, sözleşmenin ne olup ne olmadığını tüm kadınların ve erkeklerin çok iyi anlaması için Başkan Leman Yılmaz’ın yaptığı açıklamanın önemli satırbaşları şöyle;
‘Haklarımız bir çırpıda elimizden alınmak isteniyor’
Türkiye’de sosyal devlete ve adalete, ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Bugün ülkemizin her bir köşesi işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik ve şiddet ile kaynarken, siyasi iktidar yangına benzin dökecek kadar kontrolünü yitirmiş kararlar alıyor. Bunun en akıl almaz örneğini de, İstanbul Sözleşmesi üzerinden kadınlara yönelik başlatılan sistematik saldırılarda görüyoruz. Cumhuriyetimizin ilan edildiği tarihten bu yana, kadınlar olarak elde ettiğimiz tüm haklar bir çırpıda elimizden alınmak isteniyor. Ülkemizde, kadınların hakları ne yazık ki uzun yıllardır yalnızca kağıt üzerinde var. Biz kadınlar elde ettiğimiz haklarımızı bugün hayatın her alanında yaşamak istiyoruz. Erkek egemen iktidar ise hukuken kazanılmış haklarımızı gasp ettiği yetmiyormuş gibi, şimdi de bu hakları tamamen ortadan kaldırmak istiyor. 2011 yılında imzalanan ve kadına yönelik şiddete karşı devletin atması gereken adımları temel alan İstanbul Sözleşmesi, bugün uygulanıyor olsa birçok kız kardeşimiz yaşıyor olacaktı. Birçok kadın evde ekonomik şiddet görmeyecekti; psikolojik şiddete uğrayıp susmayacaktı ve hatta bu yüzden hayatına son vermeyecekti.
İstanbul Sözleşmesi’nin hedefleri
Birincisi; kadına karşı şiddetin önlenmesi için devletin tedbirler alması gerektiğine işaret etmektedir. İkincisi; eğer kadına karşı şiddet hala devam ediyorsa, kadın-erkek eşitsizliği sürüyorsa devletin kadınların hayatını korumak için etkin adımlar atmasını istemektedir. Devlete “6284 sayılı kanunu uygula, kadınları aktif ve etkin koru” demektedir.
Üçüncü adımda ise şiddet önlenemediyse, kadınlara zarar veren erkeklerin adil yargılanması ve cezalandırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Devlete “Etkin ceza sistemi uygula, adaleti sağla” demektedir.
Dördüncü ve son adımda ise Sözleşme devlete kadınların daha güçlü bireyler olabilmesi, hayatın her alanında yer alabilmesi için çalışmalar yapması gerektiğini işaret etmektedir.
Özetle; İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını öngören ve kadına karşı sokakta ya da evde şiddetin önlenmesini maçlayan hukuki bir belgedir ve Türkiye Cumhuriyeti de altına imza attığı bu sözleşmenin gereklerini yapmak zorundadır.
‘Erkekler, İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız değil’
Birilerinin iddia ettiği gibi İstanbul Sözleşmesi yuva
yıkmıyor. Sözleşme, bir ailede şiddet gören kadın varsa erkeğin
cezalandırılması gerektiğini söylüyor. Hiçbir dine ya da kültüre aykırı
kurallardan bahsetmiyor; çünkü tüm kadınların şiddetten korunmasını amaçlıyor.
Sözleşme; kadınların beyanı nedeniyle erkekleri delilsiz olarak
cezalandırmıyor. Sözleşmeye göre kadının beyanıyla yalnızca kadın için acil
koruma tedbirleri alınması öngörülüyor.
Türkiye’de boşanmalar aile içi şiddet ya da anlaşmazlık nedeniyle
gerçekleşiyor; yine birilerinin iddia ettiği gibi İstanbul Sözleşmesi’nde
boşanma kavramının geçtiği ya da ima edildiği tek bir satır yok.
Sözleşme toplumu cinsiyetsizleştirmiyor; aksine hiç kimsenin cinsiyetinden
ötürü ikinci sınıf insan muamelesi görmemesini teminat altına alıyor.
Erkekler, İstanbul Sözleşmesi’nden rahatsız değil; eşine, sevgilisine ya da hiç
tanımadığı bir kadına şiddet uygulayan, katleden, tacizci, tecavüzcü erkekler
rahatsız. Kısacası; İstanbul Sözleşmesi, rengi, dili, dini, kılık kıyafeti,
dünya görüşü ne olursa olsun tüm kadınların şiddet görmemesi için var.
Kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olabilmesi için var.
Kazanan mutlaka biz olacağız
Avrupa’da dahi kadının sosyal ve siyasal hayatta yeri
yokken; Türkiye Cumhuriyeti’nin aydın kadınları devrim niteliğinde atılımlara
imza atarak erkek ile eşit şartlara kavuşmuş, hem siyasal hem soysal hem de
ekonomik hayatta haklarını almışlardı.
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Aralık 1923 yılında
İzmir’de yaptığı bir konuşmada “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin
yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya
zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi
kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur” diyor.
Biz, bu sözün söylendiği tarihten 97 yıl sonra ülkemizde kadın erkek fırsat
eşitsizliğini tartışıyoruz; İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılarla
mücadele ediyoruz. Demokrasiyi ortadan kaldırmak isteyen, Cumhuriyet
değerlerine savaş açan bu erkek egemen iktidara karşı mücadelemiz artarak devam
edecek ve kazanan mutlaka biz olacağız.
İstanbul Sözleşmesi kalacak, Siz gideceksiniz!
İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü haklar, en temel insan haklarıdır ve insan hakları asla tartışmaya açılamaz. Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak, ülkemizde tüm kadınlar haklarını tek tek öğrenip savunana kadar sokak sokak gezeceğiz, anlatacağız, dertleşeceğiz. Haklarımızdan asla geri adım atmayacağız. Kadınların ölmeyeceği, öldürülmeyeceği; hayatın her alanında daha fazla yer alacağı bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz. Bugün neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğü, tacize, tecavüze ya da farklı şiddet türlerine maruz kaldığı ülkemizde İstanbul Sözleşmesi, bizim kırmızı çizgimizdir. Bu çizgiyi aşanı, Sözleşme’yi uygulamak yerine kaldırmak isteyenlere oturdukları koltukları dar edeceğiz. Cesaret biziz, azim biziz, emek biziz, mücadele biziz. Biz kadınlarız; biz her iki kişiden biriyiz. Bu ülkenin onurlu ve mutlu yarınlarının yükseleceği eller, bizim ellerimiz.
İstanbul Sözleşmesi kalacak!
Siz gideceksiniz!