Türkiye 20 Ocak’tan beri neredeyse tek yürek olmuş, Afrin’deki TSK destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin harekâtıyla yatıp kalkıyor, Türkiye’nin güvenliği için mücadele edenlerin muzaffer olması için dua ediyor. Öte yandan bu harekâtın başlatılmasının başlıca sorumlusu ABD ise manevra üstüne manevra, oyun üstüne oyun kurup harekâtı sulandırmaya çalışıyor. Oysa ‘Zeytin Dalı Harekâtı” her ne kadar Türkiye’nin güvenliği maksadıyla bölgede yuvalanan PKK-PYD teröristlerine karşı yapılıyorsa da, aslında ABD’ye rağmen yapılmaktadır. Hatta biraz da Rusya’ya rağmen…
Çünkü Türkiye, Rus Bakan Lavrov’un isabetli tabiriyle ABD tarafından adeta çıldırtıldı. ABD’nin, PKK’nın Suriye uzantısı PYD-YPG’ye Türkiye’ye rağmen verdiği destekler zaten sinirleri ve sınırları zorlamıştı. Üstüne bir de ABD’nin Suriye’de Türkiye sınırına 30 bin kişilik terör ordusu kurma kararı ile zıvanadan çıkması sağlandı. Bu sebeple diyorum ki Zeytin Dalı Harekâtı, ABD’ye rağmen yapıldı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre ABD bugüne kadar Suriye’deki ‘müttefiki’ ve adını Türkiye’yi kandırmak için ‘Suriye Demokratik Güçleri’ koyduğu, ama aslında %80’ini PKK-PYD militanlarına akıl almaz derecede destek verdi. Bu teröristler Amerikan askerleri tarafından ‘Özel Kuvvetler’ gibi eğitilip donatıldı. Kendilerine hava hedeflerine ve zırhlı araçlara karşı kullanılacaklar da dâhil, ağır silahlar da verildi.
ABD’nin SDG’ye verdiği silahlar, Erdoğan’ın ifadesiyle 2.000 uçak yükü ve 5.000 Tır dolusu kadar. Uçakların yükünü şu an hesaplamak mümkün değil ama Tırlarla taşınan silahlar için şunu söyleyebiliriz: Bir Tır’ın uzunluğu en az 20 metredir. 5.000 Tır, ara vermeksizin uç uca getirilse, 100 kilometre uzunluğa ulaşır. Tır’ın bir yolun bir şeridini kapsadığı dikkate alınırsa, 100 km’lik bir yolun tek şeridi teröristlere verilen silah ve teçhizatla dolu demektir!
Zeytin Dalı Harekâtı için dünyada fazlaca yankı yok. Avrupa’da Alman basını, Avusturya basını ve Fransız basını ne yazık ki Türkiye’nin harekâtını teröristlere karşı değil, bölgedeki ‘Kürtlere” karşı yapıldığı yanlış/yalanını kamuoyu ile paylaşıyor. Hele de Hıristiyan Demokratların yayın organı gibi olan DieWelt gazetesinde sözü I. Dünya Harbi’ne getirip, ‘I. Dünya Harbi’nde sadece Ermeniler değil, Kürtler de sürüldüler!’ diye yazılması akla ziyan!
Bu ülkelerin basını her ne kadar ABD’nin müttefiki PYD-YPG’ye sempati ile yaklaşsa da, ülke yöneticileri çok daha temkinli. Ama Almanya’da Yeşiller TSK’nin Alman yapımı ‘Leopar-2’ tanklarını ‘Kürtlere karşı’ kullanıldığını söyleyerek hükümeti eleştiriyorlar.
ABD, öyle sanıyorum ki bu harekâtta ‘ters’ köşe olacağını hesaba katmamıştı. Bu sebeple önceleri ağızlarından çıkan sözler sanki kerpetenle çıkar gibi azdı. Önce ‘Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz!’ denildi. Daha sonra Afrin’de IŞİD terör örgütü olmadığı için bu bölge ile ilgilenmedikleri vurgulanmaya çalışıldı.
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ise Türkiye ile ‘Güvenlik Bölgesi’ tesisini görüşmeyi telaffuz etti. Ancak anlaşıldığı kadarıyla ABD Savunma Bakanlığı bundan habersizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Trump aramazsa, onu aramayacağım!’ dediği ABD Başkanı Trump, 24 Ocak akşamı Erdoğan’ı telefonla arayıp Afrin’de tırmanan şiddetten duyduğu kaygısını iletmiş. Devamında bunun iki ülkenin Suriye’deki ortak çıkarlarını zayıflattığını, Türk Amerikan güçleri arasında bir çatışma riskini engellemek için Türkiye’nin ihtiyatlı davranması’ gerektiğini söylemiş.
Son Söz: ABD, müttefiki PYD-YPG’ninAfrin’de telef olmasını önlemek maksadıyla ‘Güvenlik Bölgesi’ tesisini teklif ediyor. Öte yandan Trump’ın Erdoğan’a söyledikleri iyice analiz edildiğinde, ‘Bu harekat ABD’ye rağmen yapıldı. Devamı halinde Suriye’de ortak çıkarlarımız zedelenebilir. Bu arada Türkiye, ABD askerinin olduğu diğer taraflara da harekât yapmaya kalkmasın, ABD askerleri de çatışmaya girer!’ demek istiyor! Aklı sıra aba altından sopa gösteriyor! Türkiye buna itibar etmez ama ABD gene deve gibi kinlenmeyi sürdürür!