Çocukluğumuzun geçtiği ve birbirinden değerli isimlerin bulunduğu Pınarbaşı Mahallesi’nden başlamak istiyorum.
Buluşma yerimizdi Pınarbaşı Caddesi.
Ne güzel insanlar vardı.
* * *
1970’li yıllar…
Herkes birbirini tanıyor.
Tek aile gibiydik.
O nasıl bir sevgi, saygı ve dayanışmaydı böyle!
İşçisi kanaatkâr.
İşadamı mütevazı.
Memuru liyakatli.
Esnafı dürüst.
Fuat Gezgin de vazgeçilmeyen muhtarımızdı ve yine mahallenin değişmeyen muhtarı!
* * *
Caddemizin üç önemli esnafı vardı.
Berber Şekip, Berber Edip ve Berber Hasan abi.
Tüm kulisler onlarda dönerdi.
Futbol da vardı.
Günün mavraları da yapılırdı!
Espriler havada uçuşurdu.
İskenderunspor aşkı da vardı.
Yokluk zamanlarında o kadar mutlu bir mahallemiz vardı ki…
Hepimiz erken yaşta yaşam savaşında bulduk kendimizi!
* * *
Berber Hasan abi, hep ciddiydi.
Mahalleli saygısında kusur etmezdi.
Gerçek bir beyefendiydi.
Oğlu da babasına destek.
Çocuk yaşta yaşam mücadelesi.
Ailesine katkıda bulunuyordu.
İşte o çocukluk arkadaşımız, kardeşimiz…
Sami Bor, işte böylesine bir mücadelenin fitilini taaa o günlerde yakmış ve çocukluğundan itibaren garsonluktan başlayarak restaurant dünyasının içinde bulmuştu kendini.
* * *
Sonrası; Suudi Arabistan yıllarında gece-gündüz çalıştı Sami Bor.
* Çalışkan
* Dürüst
* Başarılı
* Vefalı
Deyim yerindeyse; ‘tırnaklarını kazıya kazıya’ sektörün zirvedeki ismi olmayı başaran bir kardeşimiz.
‘Beyzadelife’ markasını yarattı.
Dünya mutfağında söz sahibi!
Tam da burada söylemem gerek.
Çok da mütevazı!
* * *
Gururla yazıyorum.
Emeğin adıdır Sami Bor!
İş hayatında ne kadar zirvede olsa da; İskenderun ve Arsuz sevdalısı olduğunu her fırsatta ispatlıyor.
Bana yaptığı ‘Geçmiş olsun’ ziyaretinde, hasret giderdik.
Neler konuştuk, neler!
Sözün Özü…
Sami Bor demek, ‘alınteri’ demektir!



